Louis Anquetin, Şemsiyeli Kadın, tuval üzeri yağlı boya, 1891. MSGSÜ Tophane-i Amire KSM, 20 Ekim 2018, İstanbul. |
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tophane-i
Amire Kültür ve Sanat Merkezinde 13 Eylül - 6 Kasım tarihleri arasında çok özel bir sergi düzenlendi. Meridyen’den Kristina'dan, serginin
küratörü ve Arkas’ın sanat danışmanı Niko Filidis ile özel bir tur teklifi gelince, Şebnem’i de davet ettim.
Karaköy Karabatak. Burada da ortam boşken şerefiyeli masalara 'reservado' ! şeklinde nesneler koyulmasını hiç anlamam. Kim kahveciye giderken rezervasyon yaptırır? Yok öyle bir şey. |
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi, Beş Kubbe Salonu. Ortam harika. 20 Ekim 2018, İstanbul. |
Saat 17.00’de Bay Niko ile rehberli turumuz başladı. Bay
Niko aslında mimar ancak Lucien Arkas ile dostluğu ve işbirliği sonucunda uzun
yıllardır Arkas’ın sanat danışmanlığını yaptığını anlattı.
Leon de Smet, Okuma Zamanı - Mahremiyet, tuval üzeri yağlı boya, 1913. MSGSÜ Tophane-i Amire KSM, 20 Ekim 2018, İstanbul |
Arkas Koleksiyonundan 100’ü aşkın eserin bulunduğu bu seçki,
Türkiye’de post-empresyonizm üzerine açılan en kapsamlı sergi.
Post-empresyonizm, adı üzerinde, empresyonist fikirlerden
doğmuş bir akım. Empresyonizme (izlenimcilik) adını veren Claude Monet olmuştu
biliyorsunuz. Monet, empresyonizmi aslında "İzlenim, gün doğumu”
(Impression, soleil levant) adlı 1872 tarihli resmi ile başlatmıştı. 2012 tarihli bu yazımda da değinmişim.
Empresyonistlere göre sanatçı direkt gerçeği değil, gördüklerinin kendisinde
uyandırdığı hislerle kişisel yorumunu ön plana çıkarmalı. Doğa, günün farklı
saatlerinde değişik ışıklar altında farklı görünümler alıyor. Empresyonistlerde
renk ve ışık ön planda. Post-empresyonizmde ise bu biraz kısıtlayıcı bulunuyor
ve yaratım sürecinde yenilikçi bir yaklaşımla sanatçının duygu ve düşünceleri,
alt beyni, yani kişisel bakış açısı ön plana geçiyor. Yani 1880’lerin sonu
itibarıyla duyguların özgürleştiği ve daha derin bir sembolizmle anlatıldığı
bir dönem başlıyor.
Kitap okuyan kızın elbisesinin deseninin güzelliği... |
Tabii merkezimiz her zamanki gibi Paris. Temsilciler de Paul
Cézanne, Paul Gauguin, Georges Seurat, Henri de Toulouse-Lautrec gibi Fransız
ressamlar. Ancak içlerinde ayrık bir kimlik var ki o da Hollandalı Vincent van
Gogh. Bunların çoğu empresyonist olarak başlayıp sonrasında kendi bireysel
yöntem ve yollarını bulmuşlar. Bu grup 20. yüzyıl modern resim trendlerinin,
kübizm, fovizm gibi sonraki akımların şekillenmesinde etkili oluyor.
Bay Niko’ya sergideki eserlerin yaklaşık değerini sorduk,
serginin sadece sigortasının 40 milyon Euro olduğunu öğrendik. Arkas
Koleksiyonu tam 1800 parçadan oluşuyor ve ana üs Lucien Arkas’ın İzmir’deki
evi. Ev derken mini şato gibi de düşünebiliriz, 6500 m2. Eserler, toplam 20
yıllık süre zarfında müzayede ve özel koleksiyonlardan toparlanmış.
Sergiyi gezmeye empresyonizmin babalarından Renoir ile
başladık. 1908 tarihli Madame Thurneyssen. Thurneyssens’larla Renoir’lar aile
dostuymuş. Renoir, Thurneyssens ailesinin birçok resmini yapmış. Aile güzel
insanlardan oluşuyor. Renoir’ın da güzellik anlayışı yuvarlak hatlı hanımlar
olduğundan Madamın başka resimlerini de yapmış. Saç ve kıyafetteki pembe
çiçekler doğurganlık sembolü olarak yorumlanabilir, kıyafet sıradan ancak
Renoir, Madamın bedenine odaklanmamızı istemiş, bilhassa da yüz ve göğüs
kısmına.
Henri-Edmond Cross, Bormes'dan Bir Manzara, tuval üzeri yağlı boya, 1907. MSGSÜ Tophane-i Amire KSM, 20 Ekim 2018, İstanbul. |
Şu resmi çok beğendim. Henri Edmond Cross’un ‘Bormes’dan Bir
Manzara’ adlı 1907 tarihli eseri. Uzaktan ve doğru noktadan bakınca 3 boyutlu
görünüm yaratan, divizyonist/bölmeci tarzda bir resim. Aslına bakarsanız epey
teknik bir olay bu, empresyonistlerden daha zor bu divizyonist/pointilist
ressamların işi. Renkleri tek tek fırça darbeleri ile birbirinden ayırıyorsunuz
ancak izleyenin gözünde bir bütün olmasını da sağlamanız lazım tabii.
Maximillien Luce, Madame Luce'ün Portresi (Ambroise Bouin), tuval üzeri yağlı boya, 1905. MSGSÜ Tophane-i Amire KSM, 20 Ekim 2018, İstanbul |
Ooo tonguçluk akımından bir resim var karşımızda. Her yönden
dominant bir insana benziyor. Elleri nispeten zarif.
Frits Thaulow, Montreuil - sur - Mer Değirmenleri, tuval üzeri yağlı boya, 1892. MSGSÜ Tophane-i Amire KSM, 20 Ekim 2018, İstanbul |
Henri Edmond Cross’un resminden sonra en beğendiğim resim bu
oldu. Su, dalga ve ışığın bu kadar güzel bileşimine az rastlanır herhalde.
Norveçli ressam Frits Thaulow, Danimarka’da eğitim almış ve o da sonunda bu
işin merkezi Paris’e yerleşmiş. Thaulow eskiden bir deniz ressamıymış, o
yüzdendir ki su resimlerinde hep başrolde. Monet’nin yakın arkadaşı, Gauguin’in
de bacanağı. Vay, ilişkilere bak.
Ooo, Thaulow'un su resmini her yönden incelemeye almışken objektiflere yakalanmışım.
Resimleri yakından inceliyorum. Işıklandırma favorim olmadı maalesef. MSGSÜ Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi, Beş Kubbe Salonu, 20 Ekim 2018, İstanbul. |
Ooo, Thaulow'un su resmini her yönden incelemeye almışken objektiflere yakalanmışım.
Gelelim benim çok sevdiğim ressamlardan Henri de
Toulouse-Lautrec’e. Lautrec aslında Fransız bir kontun oğlu ama akraba
evliliğinden ötürü fiziki kusurları var ve Paris’in o tatlı bohemini istediği
şekilde yaşayamıyor. Ancak bence biraz da bu nedenle sanatı çok yaratıcı. Louis
Anquetin’i ise bu sergiye kadar tanımıyordum. Yukarıdaki ve yazımın girişindeki resimlerini görünce ‘Aa
benim Toulouse-Lautrec’imden kopya çekmiş’ demiştim. Amma velakin sonra
tarihlere bakınca anladım ki bizim minyon Lautrec, Anquetin’den kopiş… Kont
Alphonse’un oğlana bak sen. N’aptın sen Lautrec, evdeki bardak altlıkları bile
Lautrec. Derhal onların Anquetin versiyonlarını bulmam gerek. Duyan, bilenler
haber versin.
Jacques-Emile Blanche, Andre Gide'in Portresi ya da Andre Gide 21 Yaşında, tuval üzeri yağlı boya, 1890 civarı. MSGSÜ Tophane-i Amire KSM, 20 Ekim 2018, İstanbul. |
Bugüne dek André Gide’in bir tek Dar Kapı kitabını okudum
ancak saç, kaş ve bıyıklar iyiymiş André'nin.
Henri Le Sidaner, soldaki resim Suyun Üstündeki Ev (ki burası Bruges'müş), 1906. Sağdaki resim Havuzlu Avlu, Hampton Court Sarayı (Londra), 1908.MSGSÜ Tophane-i Amire KSM, 20 Ekim 2018, İstanbul. |
Yine bu sergi vesilesiyle öğrendiğim bir diğer ressam Henri
Le Sidaner. Bay Niko’nun söylediğine göre Le Sidaner, genelinde kuşluk vaktinde
resim yapmayı seviyormuş, güneş battı batacak. Soldaki Bruges, sağdaki Londra.
Birbirleriyle kıyaslanamayacak olsalar da her ikisi de favori şehirlerimden.
Henri Lebasque, Prefailles, Deniz Banyosu Sonrası, tuval üzeri yağlı boya, 1922. MSGSÜ Tophane-i Amire KSM, 20 Ekim 2018, İstanbul. |
Gelelim başka bir Fransız Anri’ye. Bu da Henri Lebasque.
Lebasque ailesiyle gurur duyarmış, genelinde de ailesini resmetmiş. İşte karısı ve çocukları.
Her iki resmi de neşe dolu. Bay Niko sandalyenin kıvrımları ile
kızın bacağının kıvrımlarının uyumuna dikkat etmemizi istedi.
Henri Lebasque, Mandolin Çalan Küçük Kız Çocuğu (Marthe Lebasque), tuval üzeri yağlı boya, 1905. MSGSÜ Tophane-i Amire KSM, 20 Ekim 2018, İstanbul. |
Felix Edouard Vallotton, Mandalina ve Muz Sepeti, tuval üzeri yağlı boya, 1923. MSGSÜ Tophane-i Amire KSM, 20 Ekim 2018, İstanbul. |
Felix Edouard Vallotton, Güller ve Latin Çiçekleri, tuval üzeri yağlı boya, 1919. MSGSÜ Tophane-i Amire KSM, 20 Ekim 2018, İstanbul. |
Theo van Rsselberghe, Dinlenen Model, Maud, tuval üzeri yağlı boya, 1914. MSGSÜ Tophane-i Amire KSM, 20 Ekim 2018, İstanbul. |
Gaston La Touche, İkizler, kontrplak üzeri yağlı boya, 1890. MSGSÜ Tophane-i Amire KSM, 20 Ekim 2018, İstanbul. |
Tatlı bir resim daha; ikiz erkek bebeklere anne ve bakıcı
tarafından ilgi gösterilirken, küçük kız çocuğu soldan soldan kıskanıyor.
Resimdeki dış bahçe ise muhteşem yapılmış bence. Gaston La Touche’dan güzel
tuşe. Gaston deyince de aklıma hep Gaston La Gaffe karikatürleri geliyor, neyse
ki bu Gaston gaf yapmıyor.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi, Beş Kubbe Salonu, 20 Ekim 2018, İstanbul. |
Arkas Koleksiyonuna ilk Türk ressamlardan başlanmış, sonra
bakılmış ki bu Türk ressamların hemen hepsi André Lhote’un öğrencisi. ‘Dur biz
şu Lhote’a da bir odaklanalım’ deyince, bakın koleksiyona neler katılmış,
muhteşem. André Lhote, ülkemizin sanat tarihinde önemli yeri olan bir sanatçı.
Lhote’un Paris’teki akademisinde pek çok ünlü Türk ressam eğitim görmüş. Bedri
Rahmi Eyüboğlu, Nurullah Berk bunlardan sadece ikisi. Lhote sanatı "form
yapmak" olarak tanımlıyormuş. Tabii ki form da geometri ile olur. Buyrunuz
kübist örneği Lhote’un elinden yukarıda ve aşağıda.
Andre Lhote, Oturan Nü, tuval üzeri yağlı boya, 1918. MSGSÜ Tophane-i Amire KSM, 20 Ekim 2018, İstanbul. |
Andre Lhote, Topluluk ya da Şarkıcının Etrafında, tuval üzeri yağlı boya, 1908. Resimde de dönemin meşhurları var, top sakallı Gauguin. MSGSÜ Tophane-i Amire KSM, 20 Ekim 2018, İstanbul. |
Serginin teması yeşil. Buna uyumlu şu resmi
beğendim. Hollandalı Kees van Dongen’e ait. Bu fovizme örnek olsa gerek. Direkt tüpten çıkmış gibi duran bölümlere dikkat. Fovistlerin temel olaylarından biri bu.
Bana göre hem sert hem de yumuşak etkiler bir arada bu
resimde. Güzel. Fovizm adı üstünde vahşilik. Fovistler de Fransız
geleneklerini yıkma uğruna bu işlere girişmişler. Baksanıza model üst tabakadan,
elbisesi elegan ancak ressamın pek umuru değil, göz çevresi, boyun ve kollarını
koltukla aynı renk yeşil yapıyor. Yani ne diyor, ‘siz bu üst tabaka hanımın
genel havasına, cazibesine bakın, makro takılın’ diyor.
Kees van Dongen, Mücevherli Kadın, tuval üzeri yağlı boya, 1929. MSGSÜ Tophane-i Amire KSM, 20 Ekim 2018, İstanbul |
Jan Sluijters, Şapkalı Kadın Portresi, tuval üzeri yağlı boya, 1911 civarı. MSGSÜ Tophane-i Amire KSM, 20 Ekim 2018, İstanbul |
Bir diğer Hollandalı Jan Sluijters’den renk ve formun doruğa
çıktığı başka bir çalışma. Bu, ressamın ikinci karısının bir arkadaşıymış, adı
Trudi. Trudi’nin şapkasının içi menekşe rengi, gözleri de menekşe.
Şapkasının üzerindeki çiçeklerin rengi göz çevresinde kullanılmış. Saçları ise adeta başka bir çiçek buketi gibi sunulmuş. Muhteşem yeşillikteki ceketin desenleriyle fondaki kırmızılıkların uyumu da dikkat çekici. Müthiş resim. Bir tek o sağ tarafta niçin o kadar gri boşluk bırakmış, onu çözemedim.
Şapkasının üzerindeki çiçeklerin rengi göz çevresinde kullanılmış. Saçları ise adeta başka bir çiçek buketi gibi sunulmuş. Muhteşem yeşillikteki ceketin desenleriyle fondaki kırmızılıkların uyumu da dikkat çekici. Müthiş resim. Bir tek o sağ tarafta niçin o kadar gri boşluk bırakmış, onu çözemedim.
Georges Braque, Rom Şişesi, kontrplak üzerine yağlı boya ve kum. MSGSÜ Tophane-i Amire KSM, 20 Ekim 2018, İstanbul. |
Georges Braque, “sanatta gerçekliğe bir çelme takmadan etki
elde edilemez” demiş. Picasso da ona “Jorj bırak bu işleri!” demiş bence. Çünkü
Kübizmin babası aslen Georges Braque olmasına rağmen, tanıtım ve promosyonu
adeta Picasso’ya bırakmış.
Sonuçta dışardan gelen Picasso. Gelmiş ve İspanyol
neşesi ile almış götürmüş kübizmi evine.
Georges Braque, Siyah Çaydanlıklı Natürmort, tuval üzeri yağlı boya ve kum, 1941-1942. MSGSÜ Tophane-i Amire KSM, 20 Ekim 2018, İstanbul |
Bu tura vesile olduğu için Kristina'ya ve bizleri derin bilgileriyle donatan Bay Niko'ya teşekkür ederim. Meridyen ekibi ile tur sonundan bir fotograf.
Sergi girişinden çıkışına kadar denk geldiğimiz tüm Arkas görevlileri nazik ve sanat dostu olduğu belli olan insanlardı. Böyle bir ortamda bulunmaktan ve Türkiye’de böylesi koleksiyonlar yapıldığını öğrenmekten ötürü gururlandım ve mutlu oldum.
Tur sonunda üzerimize nur inmiş, Bay Niko da gidiyor. |
Çıkışta karşı salondaki modern sergiye de göz attık. MSGSÜ Tophane-i Amire KSM, 20 Ekim 2018, İstanbul. |
Sergi sonrası hemen arka yoldan Cihangir’e tırmandık. Yol
üzerinde birkaç tasarım mağazasına uğradık. Ardından turşu suyu molası
verdikten sonra Cihangir’de hoş sohbet yemeğimizi yedik. Sonra mekan değiştirip
çaylarımızı yudumladık ve yine aynı yoldan Karaköy’e indik. Arabayı bıraktığım
Karaköy İspark Otoparkının orada ayrıldık. Buraya kadar her şey güzel. Ancak
otoparktan çıkamadım 22.30’dan 00.30’a kadar. Dışarıdaki trafik, nereden
geldiği belli olmayan vale komitesi ve otoparkın hemen dönüşündeki trafik
ışıkları nedeniyle otoparkın içinde tam 2 saat bekledik ben ve benim gibi
onlarca araç.
O anlardaki sakinliğim karşısında şu an bile şaşkınım. ‘Neyse ki
manzaralı, havadar bir otopark’ diyemiyorum, buna yetkililerin acilen çözüm üretmesi
gerekiyor. Normal değil bu durum (Çözüm: Böyle aşırı merkezi konuma
yapılan çok katlı otoparkın yıkılması ya da benim hafta sonları araba orucu tutmam).
Karaköy İspark Çok Katlı Otoparkından çıkış 2 saatte mümkün oldu. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder