|
Yaşasın çimen, 12 Mayıs 2019, Greenwich, Londra. |
Londra’dayım. Arthur Miller’ın serisi oynuyor Old ve Young
Vic sahnelerinde. Death of a Salesman’e önceki gidişimde de yer yoktu. Bu kez
Young Vic’e bizzat giderek ‘ricacı’ olayım dedim.
Sabah kahvaltımı Ole&Steen’de havuçlu çörek (carrot bun)
ve americano ile yaptıktan sonra South Bank’e yürüdüm. Waterloo bölgesi benim
bölgeler, önceki gidişlerimde hep o civarda kalıyordum.
|
Londra'ya iki gelişimde de yer bulamadığım Arthur Miller oyunu, yine denedik, olmadı. |
Young Vic’e girdiğimde gişedeki çocuk, hemencecik ‘Hiç bilet
yok’ suratı yaptı. Yine de sordum tabii iade bilet olup olmadığını. ‘Niye
geldiniz ki telefon açın, gerçi telefon dedim ama çok çok az bir şanstan
bahsediyorum.’ dedi. Üzüldüğümü görünce de ‘Zor değilse 18.00’da tekrar gelin,
uzun bir sıra oluyor ama az da olsa bilet çıkıyor.’ dedi. ‘Zor biraz bro,
cheers’ diyerek uzaklaştım. Günlerden 14 Mayıs, hava mis, South Bank’e doğru
tekrar bir uzanayım dedim.
|
National Theatre'a her gittiğimde aklıma bizim merhum AKM geliyor ve üzülüyorum. |
Young Vic’te yer bulamazsam o akşamın ikinci alternatifi
olarak seçtiğim ‘Anna’ adlı oyun
National Theatre’da. Burası mekan olarak da
favorilerimden zaten. İhtiyaç ve su molasının ardından gişeye yöneldim. Bir
gişeci ile bir dede vardı. Dede, akşam için bilet almaya çalışıyor. Gerçi
almaya mı ‘alamamaya’ mı çalışıyor, çözemedim. Dede, gişeci kızın burnundan
getirdi: Yok, ben o sırada oturmam, yok orada sütun var mı, tamam ama o dediğin
yeri arayıp eşime sormam gerek, ve benzerleri… Gözlerimi devirmeme ramak
kalmıştı ki yan gişenin elemanı kahvesiyle yerine döndü.
|
Camdan bir duvarın arkasında oynandığından olsa gerek oyun afişi de buna paralel tasarlanmış. |
Şanslı günümdeydim. Anna’ya iki iade bilet gelmiş o sabah,
ancak yan yana değil ve 'pit flip down' tipi koltuk dedi. ‘Tip önemli değil, fiyat
mükemmel, ikisini de alıyorum’ dedim, tane 15 pound. Benim direkt yanımdaki
koltuk ise 56 pound. ‘Nasıl oluyor Hintli gardaş?’ dememe kalmadan Hintli
dostum açıkladı zaten, meğer bu hem yana hem arkaya açılan koltukların fiyatı
indirimliymiş. Biletler elimde mutlulukla sekerek dışarı çıkarken Dede hala
gişedeki kıza can çekiştiriyordu. Kim bilir belki onun beğenmediği koltukları
ben aldım...
|
Üstteki fotografın sağ alt köşesindeki koltuğa pit flip down koltuk deniyor. Pit stop tarzı. Sanırım standart koltuklara göre eni biraz dar. Yoksa yerden yüksekliğinde ve sırtınızı dayadığınız yerde fark yok. National Theatre'ın Dorfman sahnesi, 14 Mayıs 2019, Londra. |
Derhal Waterloo Köprüsünden karşıya geçtim. Geçerken
Somerset House’a uğradım, bir kahve içerim derken sarayın tarihini
anlatan
rehberli tura katılmaya karar verdim ve adımı yazdırdım.
|
Somerset House'da yapacak çok şey var, sergilerden, şık restoranlara, kafelerden, butik dükkanlara kadar... |
40 dakika
kadar sürem vardı, o arada Somerset’in hemen dışındaki Soho Coffee’den kahvemi
aldım, yanımdaki bir iki dilim cevizli sucuk ve şam fıstıklarını da
sıfırladıktan sonra tura katılmaya hazırdım.
|
Birer hamam alır mıyız? Ama buzz gibi. 14 Mayıs 2019, Roma Hamamı, Strand, Londra. |
Tur rehberimiz tatlı bir nineydi. Gayet açıklayıcı oldu,
sarayın geçtiği tüm aşamaları da öğrenmiş oldum. Normalde halka açık olmayan
mahzen bölümüne ve Somerset’in dışından dolaşılıp özel izinle ziyaret edilebilen (Kings College’a
komşu)
Roma Hamamına girdik. İnşa tarihi net değil ancak 16-17. yüzyıl arası olarak veriliyor. Somerset House'un bahçelerini sulamak için yapılan sarnıcın uzantısı olduğu belirtiliyor. Sarnıcın bu şekilde banyoya dönüştürülmesi ise 18. yüzyılda gerçekleşmiş.
|
Soğuk Roma Hamamı, 14 Mayıs 2019, Strand, Londra. |
Tur sonrası Strand’a
yürüdüm. Kırk yılda bir mağazaya giresim tuttu, güzel bir spor ayakkabı
beğendim, daha sonra almak üzere evin yolunu tuttum. Saat geç oldu, daha tiyatroya
hazırlanacağım. Oyun 18.30’da National Theatre’ın Dorfman Sahnesinde. Aynı
kadro, 20.30’da tekrar oynuyor, sanatçılar yorulmadan önceki oyunu izlemek daha
iyi tabii.
Biraz dinlendikten sonra kardeşim geldi ve Embankment
üzerinden nehrin karşı kıyısına geçtik.
Oyun tek perde, 1 saat 5 dakika ve türü thriller. Allahım
her şey çok güzel olacak, çok sevinçliyim. Çıkışta da akşam yemeğimizi yeriz.
|
Anna, 14 Mayıs 2019, National Theatre, Dorfman Sahnesi, Londra. |
Yaratıcı kadro: yazar Ella Hickson ile iki ses tasarımcısı,
Ben ve Max Ringham kardeşler. Oyunu headset kulaklıkla dinliyorsunuz, ayrıca
oyuncular da camdan bir duvarın arkasında oynuyorlar. Berkun Oya bu camdan sahne işini yıllar önce yapmıştı, çok da güzel oyundu. 5 yıl önce yazdığım yazıya göz atmak isterseniz
buradan.
|
Ajan Zeynep dinlemede. 14 Mayıs 2019, Dorfman Sahnesi, Londra, |
Ringham kardeşler, bu
oyunun ses tasarımı için tam 5 yıl uğraşmış, inanılmaz. Dolayısıyla Anna’ya bir
ses deneyimi de diyebiliriz. Bu arada oyun sırasında her iki kulağınıza farklı
sesler de gelebiliyor.
|
Paul Bazely, Hans Weber rolündeydi. Parti başlamadan önceki son hazırlıkları yapıyorlar. Karı koca birbirlerine çok aşıklar. |
1968 yılının Doğu Berlin’inde, Anna ve Hans Weber çiftinin
evindeyiz. Doğal olarak merhaba komünizm. Hans’ın terfisini kutlamak için evde
bir parti veriliyor. Ses tasarımı o kadar mükemmel ki, Anna’nın yatak odasına
girip kapıyı yüzümüze kapatarak kıyafet değiştirirken düğmelerinin açılma
sesine kadar duyuyorsunuz. Ya da mutfakta kocasına bir şey fısıldarken, direkt
olayın içindesiniz. Veya midesi bulanıp banyoya gittiğinde hiçbir şey görmeseniz
de işiterek durumu çok daha iyi anlıyorsunuz. Oyunun teması Anna üzerinden
veriliyor, olaylara bakış açımızı Anna belirliyor. Yani örneğin Anna odadaysa,
salondaki partinin sesini geri planda duyuyorsunuz.
|
Anna, 14 Mayıs 2019, National Theatre, Dorfman Sahnesi, Londra. |
Komünist dönemin aile ve toplum hayatından bir kesit aynı zamanda
bu. Herkes birbirinden şüpheleniyor, kim yalancı kim değil, belli değil. Kulaklık
ve camdan duvar bu durumu çok iyi tamamlıyor, biz seyirciler de birer ajan kesiliyoruz. Ortam loş, arada da karartmalar oluyor. Kapılar kapalı olsa da arka planda ne oluyor,
ne bitiyor, kulaklık sayesinde tam kadro takipteyiz, camdan duvar da bizleri
iyi birer gözcü yapıyor.
|
Diana Quick'in Elena rolündeki performansını çok beğendim. Kocası tutuklu olan ve komşularının pek görüşmek istemediği Elena, oyun sonunda büyük bir sürpriz yapıyor. |
Oyunun thriller etkisi, ev sahibi Anna’nın misafirler
arasında bulunan, kocasının yeni amiri Christian Neumann’ın, annesinin savaş
zamanı Rus askerlerinin elinde ölümüne neden olan kişilerden biri olduğunu fark
etmesiyle, tavan yapıyor.
|
Max Bennett'in parlak sarı saçları, soluk benizli makyajı, Neumann rolüne süper uymuştu. Genel olarak da performansı iyiydi. |
Dünyayı şüphe yönetirken ve herkes birbirini gizlice
dinleyip açık bulmaya çalışırken kime güvenebilirsiniz ki? Anna kafayı mı
sıyırdı, yoksa birilerinden intikam mı alıyor?
|
Ortam karışık, kafalar daha karışık. Davetliler iyice gerildi. |
Oyunun sonunda oyuncular camın arkasından bizlere selam
verirken her biri büyük birer karton pankart tutuyor ellerinde. Toplam 10 kişi,
her birinde birer harf, toplamı Nospoilers ediyor. Ha bu arada bizim başka bir
şansımız da bu oyunun, gala öncesi özel gösterim olmasıydı, dünya prömiyeri 21
Mayısta yapıldı.
|
Dormen mi ya bu sahnenin esası aslında? 14 Mayıs 2019, Londra. |
Kurallara uyuyor ve ben de burada spoyler vermiyorum (Spoiler’ın Türkçesi neydi? Yok bence).
|
Oyun çıkışı gözlerim kapalı. Azıcık güneşi gören Londralı tiyatronun önündeki şezlonglarda yayılmacalarda... 14 Mayıs 2019, Londra. |
Londra’ya yolunuz düşerse bu ilginç
oyunu görün derim. Hadi bir de jargon türeteyim: Bu ‘deneyim tiyatrosu’na
gidin.
|
National Theatre'ın önünde Can'la. Yüzüme nur inmiş. 14 Mayıs 2019, Londra. |
Çıkışta da bizim gibi İtalyan ziyafeti çekin, çok iyiydi.
|
Can sen de rosso giyinmişsin tam. 14 Mayıs 2019, Londra. |
Rossopomodoro, Monmouth Street.
2 yorum:
Dedeee :)) yine gel, buu sefer o dede gibi ölümüne pazarlık yapalım. Türk’ün gücünü gösterelim sonra da no dude kalsın diyelim gişeden ayrılırken, benim pinter mevzusundaki gibi. :))) Güzel oyun, insana kulaklık aldırır. Noise cancel oldukça herkes kendinin ajanı oluyor bugünlerde sokakta.
Can
Türk’ün gücü :) Yalnız haksızlık etme Pinter, 6 döneminde bize biraz iyi davrandı :)
Yorumun son cümlesi de tam bir Londoner yaklaşımı 💫👏🏼😄
Yorum Gönder