Jake ve Dinos Chapman, Neşesiz Ayaklar, çelik iskeletli vitrin içinde cam elyafı, plastik ve karışık teknik, 2010. 5 Mart 2017, Arter, İstanbul. |
Bahar ne zaman geldi ki? Bu aralar işlere o kadar çok
gömüldüm ki haftaların nasıl aktığını hiç anlamıyorum. Tabii haftanın sonunda
da yorgunluk çöküyor. Cuma akşamı Melih aradığında kim bilir kaçıncı
uykumdaydım. Neyse Cumartesi öylesi böylesi diye haberleşip Pazar günü Arter’deki
Chapman Biraderler’in sergisine gitmeye karar verdik.
Jake ve Dinos Chapman |
13:45'te Taksim dedik. Metroyla saat 13:30'dan önce
Meydandaydım. Heykelin orada biraz oturduktan sonra aheste İstiklal yürüyüşüme
başladım, kestane aldım, sağa bak sola bak, ‘Bu İstiklal’i orta yerinden yine
niye kesmişler?’ diyerek milli sporumuz yol çalışması izleme faaliyetlerini
tamamladım. Sonra Melih aradı, Arter’de buluştuk. Bu arada Arter’in İstiklal
kapısı kapalı, solundaki sokaktan girip alt kapıdan giriyorsunuz,
güvenlik, sergi yerleşimi ve zemin katın karanlık olması gerekliliği nedeniyle olabilir.
Jake ve Dinos Chapman, Neşesiz Ayaklar, deniz aslanları da penguenler gibi cani mi yoksa nötr mü? |
Chapman’ların sergisine zemin kattan başladık. E tabii kült 'Cehennem' serisi burada olduğundan ortamın karanlık olması tercihini istiyoruz. Biraz Chapman Biraderlerden bahsedeyim. Sevdiğim dünyaca ünlü
İngiliz adamlardan. Dinos abi olan, aralarında dört yaş var ve 25 yıldır
birlikte sanat yapıyorlar. Jake daha konuşkan ve ‘cool’. Bu iki kardeş
hakkında tek bir kelime hakkımız olsaydı, ‘provokatör’ diyebilirdik.
Gazetecilerle araları da iyi değil. Kavga ettiği bir kadın gazeteciye
‘Okuyucularını stüdyoma göndermeye kalkma, kıyma olarak çıkarlar buradan’
demişliği var. Kimin mi? Tabii ki Jake’in. Bu modellere ‘Young Brit Artists’
(YBA) deniyor.
Arter yine harika bir iş yapmış ve bu moral bozucu dönemde
Chapman Biraderlerin Türkiye’deki ilk sergisine imzasını atmış. Serginin adı ‘Anlamsızlık Aleminde’. Küratör
ise en az Biraderler kadar cool Nick Hackworth.
Jake ve Dinos Chapman, Neşesiz Ayaklar, yeter be balina bırakmadınız suda. |
Karanlık zemin kata dönersek; burada serginin en önemli
parçaları yer alıyor. Fazla vaktim yok diyenler yalnızca buradaki çalışmalara
göz atıp çıkabilir. Chapman’ların işleri genelde felsefi bir kötümserliğin
simgesi. Daha çok ideolojik varsayımlara karşıt bir duruşla kendilerini ifade
ediyorlar, yani bu varsayımların dibini oyuyorlar da denilebilir.
Sergide ilgimi çeken meşhur ‘Cehennem’ serisinden söz
edeceğim. İngiltere’de çok ses getirmiş ve kültleşme yolunda olan bir enstelasyon serisi bu. Melih’le ilk yöneldiğimiz bölümü ise Neşesiz Ayaklar’ oldu. Neşeli Ayaklar animasyon filmini hatırlarsınız, en iyi
animasyon film Oscar’ını da almıştı. Daha ilk eserden -her iki Chapman da koca ve baba olmuş
olmalarına rağmen-yaratıcılıklarının ve duyarlılıklarının zirvede olduğunu görüyoruz.
Jake ve Dinos Chapman, Neşesiz Ayaklar. Melih çıkmış vitrine bakarken, hmm orada kestane mi yeniyordu acaba? |
Neşesiz Ayaklardaki penguenler adı üzerinde neşeli
değil. O 3D filmdeki gibi tap dansı yapmıyorlar, şirin filan da
değiller. Bunun yerine Naziliğe soyunmuş durumdalar ve kutup ayıları ile
balinaların canına okuyorlar. Bu cehennem değil de ne?
Jake ve Dinos Chapman, Nein! Eleven, 2012-2013, Arter, İstanbul. |
Nazi Penguenlerden Nein! Eleven adlı çalışmaya geçiyoruz.
İki konik kuleden oluşan çalışma, Nazi bedenlerini istiflemiş. Adamların mizah
anlayışı, sürreel, hoşuma gitti.
Jake ve Dinos Chapman, Nein! Eleven, Arter, İstanbul. |
Biraderlerin ikonik çalışması olan ‘Tüm Kötülüğün Toplamı’na geldi sıra. Bu enstelasyonun uzaktan görüntüsü aşağıdaki gibi.
Jake ve Dinos Chapman, Tüm Kötülüğün Toplamı, 2012-2013, Arter, İstanbul. |
Tüm Kötülüğün Toplamı, 'Cehennem' serisinin en büyük parçası. Camekanın içinde birbirini
boğazlayan figürleri izliyoruz.
Jake ve Dinos Chapman, Tüm Kötülüğün Toplamı. Hey gidi Amerikalı Ronald, aklına gelir miydi çarmıha gerileceğin? |
Ya McDonalds’ın maskotu Ronald McDonald’ı ya
Hitler’i ya da Nazi askerlerini çarmıha gerilmiş vaziyette buluyoruz.
Jake ve Dinos Chapman, Tüm Kötülüğün Toplamı, Yoksa o Hitler, yerdeki de oyuncak ayısı mı? |
Bunları
Batı dünyasının kötülükleri olarak da düşünebiliriz. Hepsinin toplamı bir
camekanda karşımızda. Vahşet, kıyım...
Jake ve Dinos Chapman, Tüm Kötülüğün Toplamı. Sanatta ritm bu olsa gerek. Kuru kafa setinde ritmi buldum. |
Hele şurada kola içip McDonalds yiyen ilk insanlara bir
bakın.
Jake ve Dinos Chapman, Tüm Kötülüğün Toplamı. Enstelasyonun en beğendiğim bölümlerinden biri, sıkı ironik. |
A a Melih Gökçek’in Ankara Demet Çiftlik kavşağına yaptırdığı
dinozor ve dinozorun kakası heykelinin aynısı, esin kaynağı anlaşıldı böylece, hayırlı olsun: ‘Tüm Kötülüğün Toplamı’.
Jake ve Dinos Chapman, Tüm Kötülüğün Toplamı. N'aber Denver, seni de mi çektiler pisliğe? |
Kesik ayaklar kime ait peki? Tanrı’ya. Kocaman ayağını
basmış ama onu da kesip atmış savaş. Camekanın içinde tek standart boyutta olan
da yine bu ayaklar, kalan her şey minyatür. Acaba kaç Nazi askeri var bunun
içinde? 5.000?
Jake ve Dinos Chapman, Tüm Kötülüğün Toplamı, Arter, İstanbul. |
Camekanlara arkanızı dönüp diğer kata yönelirken 3 gülen
surat (smiley tipi) sizi karşılıyor. Bu da Chapman’ların pis dünya tarihine
sırıtışları olsa gerek.
Naziler kıyıma uğramış, ne yapacaklarını bilemiyorlar. Ağaçlarda akbabalar. |
Ara kattaki bu mukavva çalışmalara Retrosboktif (Özgün adı:
Shitretrospective) adı verilmiş. Türkçesi süper olmuş. Retrosboktif,
sanatçıların tüm kariyerlerindeki belli başlı yapıtların mukavva kaideler
üzerine oturtulmuş maketlerinden oluşuyor. Yine bir anlam boşaltma çalışması.
Nasıl fikir? İyi bence. Sonuçta mukavvalar bokgillerden oluşuyor.
Jake ve Dinos Chapman, Shitretrospective, 2009, Arter, İstanbul. |
Bunlar da Chapmanların Londra The Serpentine Gallery'de
gerçekleştirdikleri ‘Gelin Görün’ adlı sergiden ilham alınarak hazırlanan
yerleştirmeler.
19. yüzyıldan kalma resimleri alıp yeniden yapmışlar; bir
bakışa göre bozmuşlar, bana göre ise günümüz aşklarını göstermişler. Oy gözünü, yut onu, yut ki sahip ol!’
Jake ve Dinos Chapman, Yut Onu Köpek, tuval üzerine yağlıboya, 2007, Arter, İstanbul. |
Serginin başlığına bir retro yaparsak, ‘anlam’ ya da
‘anlamsızlık’ nedir? Bu sergi açısından anlamın içi boşaltılmış durumda.
Simgelere atfettiğimiz sabit anlamlar ‘Evet, şimdi ne diyorsunuz?’ sorusu ile
yeniden anlamlandırılmak üzere karşımıza koyulmuş. Yani anlamsızlaştırılmış.
Beğendim. Bu serginin sonunda Biraderler bana özetle şunu söyledi: Baktığı yerde kendi kafasındakinden başka bir şey görmeyen ve kendi
sabit simgelerini veri kabul eden günümüz insanı ile yola nasıl çıkabilirsiniz
ki?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder