23 Mayıs 2015 Cumartesi

Uçtum

Kadapokya'da sıcak hava balonu ile seyahatimden, 17 Mayıs 2015.

Jules Verne kitaplarını hep çok istekle okurdum. 19. yüzyıl sonunda yazdığı ilk kitabı Balonla Beş Hafta da onlardan biriydi. Jules Verne'i meşhur eden ve büyük ilgi gören kitap, esasen bilim romanı olsa da ben bu kurmacayı o dönemde gerçek gibi yaşamıştım. Fantastikle gerçek arası hayal dünyamda, kendimi balonun içine koyup, hikâyenin derhal parçası olmuştum.

Balona gerçekten binmek ise Annemle 19 Mayıs vesilesiyle çıktığımız Kapadokya seyahatine denk düştü. Tur rehberi, Atmosfer Balon'la çalıştığı için biz de onlar aracılığıyla rezervasyonu ilk günden yaptırdık.
Balon hazırlanırken, biz tıkınırken, Kapadokya, Nevşehir, 17 Mayıs 2015, saat 05:00 suları.
Uçuştan önceki gece sıcak hava balonu konusunda biraz araştırma yapayım derken Atmosfer'e ait balonların yakın tarihli ve ölümlü kaza haberlerine rastlamak nahoş oldu haliyle. Ama sonuçta vaka bazlı olduğu konusunda kendimi ikna edip durumu annemle paylaşmamaya karar verdim.

Uçuşlar genelde havanın durağan olduğu sabah ve akşam saatlerinde yapılıyor. Dolayısıyla Pazar sabaha karşı 04:25'te otelimizden alındık. Kalkış yapacağımız bölgeye vardığımızda, o saatte kan şekeri ayarlaması için poğaça ve elmalı kurabiyelerimizi çay eşliğinde şirketten yeyip içtikten sonra balonumuzun hazırlanışını izledik. Hava tabii o saatte çok serindi.
Kalkıyoruuzz! Saat: 05:20.
Balonun şişirilme işlemi tamamlandığında balona tırmandık ve uçuş başladı. İlk anın önemli olduğunu düşünüyordum zira yamaç paraşütü ile uçarken o ilk uçuş anında bir his var ki o his balonda hiç oluşmadı. Balonda kalkışta en ufak bir şey hissetmiyorsunuz, öyle yumuşak bir kalkış yaptık ki. 

Pilotumuz Buket Üngel ülkemizin ikinci kadın pilotuymuş. Üniversite için geldiği Nevşehir'de hiç aklında olmadığı halde bir anda bu işin içinde bulmuş kendini ve 7 yıldır balon pilotluğu yapıyormuş. O kadar hâkimdi ki, çok hoşumuza gitti. "Kadın isterse" ne kadar da doğru!
Tepeden kaya evler, Kapadokya, 17 Mayıs 2015.

Yanardağ patlamaları, rüzgar ve sel aşındırmalarıyla uzun bir süreç sonucunda oluşan kaya oyukları ve peri bacaları bir doğa harikası olmasının yanı sıra içinde binlerce yıllık bir tarihi de barındırıyor. Bu manzaraya tepeden bakmak harika oldu. Öyle anlar oldu ki... Kayalara ha bindirdik ha bindireceğiz sandığımız anlarda birden yükseldik ve farklı bir vadiye geçtik. Uzun yüzyıllar boyunca hem dini hem de ekonomik açıdan büyük önem arz eden güvercinliklere baktık. 
Aha aha, yaklaşıyor, değecek ve değdi. Rainbow musun nesin, çekilsene yolumuzdan!
Yerden henüz fazla yükselmemişken bir de baktık kayaların içinden bir adam çıktı ve kayadan sedirine oturup çoraplarını gitmeye başladı. Gün henüz ağarıyordu. Kendisine balondan "Günaydın!" deyip fazla da rahatsızlık vermemek adına tepesinden ayrıldık. Ayrılırken kayaların üstünde dikkatimi çeken kovanlar nedeniyle anladım ki adam arıcılıkla uğraşıyor.
Güvercinlerin gübresi bağlarda, yumurtaları fresklerde, etleri midede.
Balonla bu kayalara ne kadar yaklaştığımızı düşününce...
1000 metreye yükseldiğimizde ise annemin midesi bulandı ve kendisini balonun iç kısmındaki köşeye çektim. Aşağı bakmak daha da kötü etkileyebiliyor insanı. O seviyede benim de kalp atışımda hızlanma oldu ama sonra Erciyes'in karlı tepelerini gördüğümde hemen geçti. Doğa karşısında aslında ne kadar küçük ve kifayetsiziz. Orada içimden neler neler geçti.
Havada asılıp öylece hareketsiz duran balonlar
bir anda hareketlenip süzülmeye başlayabiliyor.
1 saati aşan ve Kapadokya'nın vadilerindeki eşsiz güzellikleri kuş bakışı izlediğimiz seyahatimiz boyunca havada yaklaşık 100 balonduk. Böylesi rengârenk bir görüntü yalnızca Kapadokya'da olabiliyor. Öğrendiğimiz kadarıyla dünyanın diğer yerlerindeki sıcak hava balonu uçuşları, hava koşulu riskini almamak için yalnızca bir hava koridorunda seyahat şeklinde oluyormuş. Kapadokya'da ise balonla tüm yönlere hareket mümkün. Bu da hem balondakilerin diğer balonlardakileri seyri hem de yerdekilerin seyri açısından doyumsuz görüntüler oluşturuyor.
İnişe geçtik, Saat: 06:20. Pilotumuz balonu söndürüyor, ortadaki kırmızı bölüm giderek küçülüyor.
Keşke Jules Verne’in kitabında olduğu gibi 5 hafta sürseydi dediğim yolcuğumuz sona erdiğinde, yerde bizi bir kutlama bekliyordu. Pilotumuz Buket, şampanya patlattı ve orada adet olduğu üzere biraz vişne suyuyla karıştırıp kadehleri tokuşturduk. Sabah kahvaltımızı şampanya ile yaptık da denebilir. Ardından törenle uçuş sertifikalarımızı aldık. 
Direkt römorkun üzerine indik, helal olsun pilota, iniş pozisyonu almamız bile gerekmedi,
son noktada bir tık sesi dahi çıkmadı. Şerefe!
17 Mayıs 2015 tarihli uçuş sertifikalarımız
Bu balon sonrası şampanya adeti ise Fransa çıkışlı. 18. yüzyıl sonlarında ilk başarılı balon uçuşunu gerçekleştiren iki Fransız, balonda uçuşu kutlamak amacıyla yanlarına bir şişe şampanya alıyorlar. Fakat bunu kendileri içemiyorlar, zira tarlalarına garip bir şeyin iniş yapmakta olduğunu gören köylüler, onları uzay yaratığı zannedip taşlama yoluna gidiyorlar, onlar da insan olduklarını göstermek için şampanyayı sepetten onlara atıyorlar.

İyi hoş ama köylüler ikna edilmiş, olay bitmiş, aradan yüzyıllar geçmiş, niye şimdi sepette içmiyoruz ki şampanyayı?!
Olley, çok şükela!

7 yorum:

Melih dedi ki...

çok güzel fotolar ve sonunda maximum pozunu da vermişsin :) Darısı benim başıma...

Etkin Fare dedi ki...

Beğenmene sevindim Melih. Darısı başına :) Kesin uç. Tekrar gidersem ben de bir daha uçarım.

Unknown dedi ki...

Hayat maksimumda ! Dananananaaaa

: )))

Sertifikalarınız hayırlı olsun. Bundan sonra bizi sen uçurabilecek misin? : )) Son 1 yıldır uçmaktan gidiyorsun bir sonraki adımı merak ediyorum.

Etkin Fare dedi ki...

:) Tabii ki uçurucam ben seni helyum, propan, vb. ile.

Sonraki adım da sky diving olur umarım.

Unknown dedi ki...

Umarım :) Şahane olur o.

Ebru dedi ki...

Zeynepcim,

Yazin ve fotolar Kapadokya'yi ilk firsatta ziyaret edip, balon turu zevkini tatmak icin cok motive edici:)

Hele de suan disariya bakip gordugum ic karartan Amsterdam havasindan sonra gokyuzundeki renkliligin fotosu bile iyi geldi;)

Etkin Fare dedi ki...

Kesinlikle en kısa sürede tavsiye ederim. Siz de gri havaya inat bisikletlere atlayın, kendinize birer dondurma ısmarlayın :) hem haftasonu da geldi. Umarım açar hava. Sevgiyle