Patti Smith |
Kahvaltı için ev sahibimizin önerdiği ve eve 2 dakika mesafede olan klasik bir Amerikan diner’a gittik. Sabah neşesi bol garson hanım, şen şakrak vaziyette tabaklarımızı getirdi. Amerikan adetindendir, bittikçe suyumuzu ve kahvelerimizi doldurdu. Bravissimo!
Patates mi?!? Hiç dayanamam. Eat Here Now, 14 Eylül 2017, New York. |
Aşağıdaki Lucas I adlı çalışmayı beğendim, piksel piksel Lucas.
Chuck Close, Lucas I, tuval üstüne yağlı boya ve grafit, 1986-87. Metropolitan Müzesi, 14 Eylül 2017, New York. |
Kiki Smith, Lilith, bronz heykel (gözler cam), 1994. Metropolitan Müzesi, 14 Eylül 2017, New York. |
Çin sanatı inanılmaz derin ve incelikli. Mantığı da Batı sanatından farklı zaten. Çinlilerin insanoğlu ile doğa arasındaki ilişkiye bakışı beni hep etkilemiştir. Bu çocukluğumdan beri biriktirdiğim Çin kartpostallarına dayanıyor.
Tang Di, Landscape after a Poem by Wang Wei, ipek üstüne mürekkep ve açık renk kalem, 1323. |
And sit and watch the time when clouds rise." dizelerinden esinlendiği söyleniyor.
İnsanoğlu ve doğa ilişkisinin ortaya koyuluşunun ise ortam ya da araç seçilmeksizin hemen her tür nesne -kağıt, kil, bronz, doğal taş, seramik vb- ile gerçekleştiriliyor olması da etkileyici bence. Tarihi 7bin yıl geriye giden, birçok hanedanın yükseliş ve çöküşüne sahne olan Çin’in sanatı da tüm dünyayı etkilemiş durumda zaten.
Mountain with landscape scene, 18. yüzyıldan lapis lazuli üzerine muhteşem bir çalışma. Yapan belli değil. Qing Hanedanlığı dönemine denk geliyor. |
Rehberimiz özellikle Çin sanatına has olan fırça darbesinden (chinese brushstroke) söz etti. Bu teknik bugünkü Batı sanatını derinden etkilemiş.
Çin’in eski-yeni hangi dönemine bakarsanız bakın doğa manzaralarını, çiçekleri, kuşları, geniş dağlık alanları, kişiye özel inziva bahçelerini görüyorsunuz. Aşağıdakine bayıldım. Dikkatle bakarsanız kameriyede oturan adamın bahçedeki turna kuşu için kanun çaldığını göreceksiniz. Fantastik kayalar, farklı bitkilerle bu resmen bir mikrokozmoz: Ayrıcalıklı ve elit bir yaşantı resmedilmiş. Yoksa 16. yüzyılda kimin turna kuşundan pet'i vardı ki?
Sanatçı belli değil, Playing the zither for a crane, kağıt üstüne mürekkep ve kalem, 16. yüzyıl. |
Yani Çinliler resmen katman katman çalışmış, bu işi para değil, gerçekten halk için ve aynı zamanda sanat için yapmışlar. Bir kez daha hayran oldum.
Son olarak ise Greek and Roman Art turunu seçtik. Burada da envayi çeşit eseri dinleyip inceledik.
Georgia O'Keeffe, 20. yüzyılın önemli sanatçılardan biri. Amerikan soyut sanatı ve modernizminin öncülerinden sayılıyor. İnovatif işleriyle ünlü. New Mexico hayranı, çöller ve kafataslarıyla ilişkisi de buraya dayanıyor. Aşağıdaki çalışmasının İsa'nın çarmıha gerilişini temsil ettiğini söyleyenler varmış. Ama dinle ilişkisi olmayan O'Keeffe, bunları reddetmiş ve kemiklerin çölün ebedi güzelliği ile Amerikan ruhunun gücünü simgelediğini söylemiş. Eserin tam bir Amerikan tarzı olduğu kesin zaten.
Georgia O'Keeffe, Cow's Skull: Red, White and Blue, tuval üstüne yağlı boya, 1931. |
Tiffany favrile cam üstüne kurşunla yapılmış bu levha olağanüstü güzellikteydi. Zaten sonbahar renklerine hiç dayanamam. |
The Met çıkışı, 14 Eylül 2017, New York. |
Turun sonunda karnımız zil çaldığından atıştırmalık bir şeyler alıp Central Park’ta yedik. Parkı biraz turladık. Ne kadar çok okul grubu vardı. Adamlar işi biliyor, çocukluktan itibaren doğaya ne kadar yakın, o kadar iyi.
Central Park'ta çoluk çocuk. Oğlum Buğra, tut top! 14 Eylül 2017, New York. |
Sonra Boathouse’da durup birer sosisli hüplettik. Ardından bira iyi gider diye göl kenarına geçtik. Seyre dalmıştık ki, garson geldi önümüzde duran patatesi aldı. Efendim neymiş, orada yemek yenmiyormuş. Üstelik aynı müesese. ‘Sizin yemek tarafından getirmiştik bunu biz’ dediysek de ‘yok yenmiyor’ dedi. Aman al götür gerry, zaten bitirmiştik. Kim bilir, insanlar yanlışlıkla da olsa göle yemek paketlerini düşürürse diye olabilir.
Konser 19:30’da Central Park SummerStage’de. Kapılar ise 18:00’da açılıyor. Saat 18:30’a yaklaşırken eve gidip üstümüze birer pantolon geçirmekle geçirmemek konusunda hızla karar verip gitmemeyi seçtik. Uzun ama akıcı bir sırayla konser alanına girdik. Güvenlik önlemleri iyiydi. Sıra boyunca da epey bir insan bilet sordu, konserin karaborsası yüksekti. Etekli olunca tribüne geçmeye karar verdik. Sağımız solumuz konseri heyecanla bekleyen arkadaş gruplarıyla doluydu. Neler konuştuklarını Ebru anlatır.
Central Park SummerStage'de Patti Smith konseri, 14 Eylül 2017, New York. Bana göre gerçek New Yorker'lar bu konserdeydi. Hava da harikaydı. |
SummerStage New York’un en büyük açık hava performans sahnesi ve festivali. 30 yıldan beri devam eden organizasyon, New York’un 16 farklı parkında yaz ve sonbahar boyu devam ediyor. Müzik, dans, opera ve tiyatroya kadar birçok performans ücretsiz ya da uygun fiyatlara açık havada izlenebiliyor. Harika!
Beklerken bu şirin bardaklarda blush’ımızın keyfini çıkardık. Bardaklar sert plastiktendi, no worries.Güler yüzlü sarı bileklikler ise konsere girişte takılıyor, güvenlik, güvenlik... |
Patti Smith komple bir sanatçı: Şarkıcı, besteci, yazar, fotografçı, performans sanatçısı, aktivist gibi şapkaları var. Laf olsun şapkaları değil bunlar. Ulusal Kitap Ödülü bile var. Ayrıca, neredeyse 40 yıldır New York Robert Miller Gallery tarafından temsil ediliyor. Bu galerinin temsil ettiği diğer birkaç ismi sayarsak seviyeyi anlarız: Ai Wei Wei, Louise Bourgeois ve David Hockney. Of müthiş!
Konser, Patti’nin büyük aşkla evlendiği kocası Fred Sonic Smith anısınaydı. İşin güzel tarafı Patti ve grubuna sahnede kızı Jesse Paris Smith klavyede, oğlu Jackson Smith de gitarda eşlik etti. Oğlu ve kızı da anne-babaları gibi çok yönlü ve kendilerini kanıtlamış sanatçılar.
Konserden kareler... Patisini göstermiş, go Patti! |
Kızı ve oğluyla aynı karede. 14 Eylül 2017, New York. |
Birlikte iki çocuk yapıp onları sakince yetiştirmek için bir süre inzivaya çekiliyorlar. Bu kitleleri etkilemiş şarkıyı da Fred o dönemde yazıyor ve Patti’nin albümünde çalıyor.
Konserin resmi adı şöyle: Patti Smith and Her Band Jackson Smith and Jesse Paris Smith, Honoring Fred Sonic Smith |
Konsere gelirsek, ne diyebilirim ki? Çok güzeldi. Her saniyesini tüylerim diken diken izledim. 70 yaşında çakı gibi, harika ses ve bir rock animal. Konser boyunca sürekli eşi Fred’i andı, Fred için söyledi şarkıları. Fred onun için sanki hala hayatta gibi. People Have the Power’da SummerStage coştu tabii, müthişti. Patti de gitarını sallayarak “This is the only fucking weapon we need!” diye bağırdı. Doğru söze ne hacet!
Biletler 49,5 dolar, servis bedeliyle 60 dolara geldi. Böyle bir konser için bedava. NY tipi halk konseri.
Çok da komik, şunu dedi bir ara: “What am I talking about? I just turned 70. You know when you turn 70 your mind works in mysterious ways.” |
Böyle bir efsaneyi canlı dinleyebilmiş olmak büyük mutluluk. Dünya bu insanlar sayesinde güzel. Teşekkürler Patti. Teşekkürler Fred.
"Most of these songs I wrote for Fred, with Fred or about Fred." dedi Patti. |