Bugün Barcelona’ya 145 km uzaklıktaki Figueres’e gidelim
dedik. Figueres de Katalunya bölgesinde ve Girona'ya bağlı bir kasaba.
Figueres’ten 20-25 km sonra ise Fransa sınırı zaten. Figueres’te ne mi var?
Figueres’i Figueres yapan biri var: Dali. Salvador Dali. Peki Figueres ne
demek? İncir Ağacı.
Bölge, mesafe, konum bilgilerinden sonra gelelim Dali’ye.
Dali, çok vatanperver ya da şehirperver bir adammış. Çünkü kendi sağlığında
doğum yeri Figueres’e bir müze yapmayı başarmış. Ezcümle Dali Müzesi olmasa,
buraya hayatta gelmezsiniz. Es kaza gelseniz de yüksek ihtimal afra tafra
yaparsınız. Oysa bu minik kasaba şu an bir çekim merkezi ve bunu Dali’ye
borçlu. Müzeyi her yıl 1 milyondan fazla kişi ziyaret ediyor.
Dali Müzesi'ne girmeden önce zıplamacaya hazırlık esnasında yakalanmaca. Bu arkadaki çalışma ise favorim oldu, o da mı Dali'nin acaba? 4 Kasım 2015, Figueres |
Sürrealizmin babası Salvador Dali (1904 - 1989), binanın
mimari ve dekorasyonunda da bu akımı sürdürmüş görünüyor. Bir 19. yüzyıl binası
olan ve İspanya İç Savaşı sırasında yıkılan belediye tiyatrosunun
yıkıntılarının üzerinde bugünkü Dali Müzesi oturuyor. Koyu pembe rengi, üzerine
yapıştırılmış 3 topaklı ekmekler -ki bu ekmekler Dali'nin küçüklüğünde Figueres'de yapılanların aynısı- ve yumurtalarla bina, şehrin içinde ayrık
bir kimlik gibi yaşıyor. Müzenin resmi adı da zaten “Teatre-Museu Dalí” yani
Dali Tiyatro-Müzesi. Müze gerçekten de tümüyle teatral bir ortam sunuyor.
Gala'nın Dali'ye hediye ettiği siyah Cadillac, müze avlusunun en ikonik parçası 'Car-Naval - Rainy Taxi', 1974-1985. |
Rahat bir yolculuktan sonra öğlen saat 1 civarı Figueres'e vardık. Arabayı müzeye yakın bir
otoparka çekip dışarı çıktık. Hava açık ve güneşliydi. Pek kimseler yoktu. Müze
girişi uzun kuyruklarıyla sezonda eziyet olabiliyor diye duymuştum. Biz ise sadece 9-10 çocuklu bir okul grubuna rastladık. Onun
dışında bir özellik yoktu.
Car-Naval-Rainy Taxi dünyanın en büyük sürrealist enstelasyonu herhalde. Cadillac Dali'nin ama bir zamanlar gangster Al Capone'a aitmiş. Dali aracın camını kırmış ve kırıktan içerideki üzgün bir erkek manken görülebiliyor. Aracın üstündeki devasa Pers Kraliçesi Esther heykelini ünlü Avusturyalı sanatçı Ernst Fuchs hediye etmiş.
Gala'nın sarı balıkçı teknesi, Dali Müzesi, 4 Kasım 2015, Figueres. |
Üzerinde eğreti bir şemsiye olan tekne ise değneklerle bir araba
lastiği sütununa oturtulmuş. Sütunun üstündeki mermer büst ise Michelangelo'nun Kölesini temsil ediyor. Arabanın kenarından parayı attığınızda taksinin içine yağmur yağarken aynı
zamanda en tepedeki şemsiye de açılıp kapanıyor. Nasıl bir hayal gücüdür ya. Çok seksi geldi bana.
Girişte Müzenin haritasını aldık. Ancak baştan söyleyim, diğer müzelerden alıştığımız gibi eserlerin yanlarında açıklama etiketleri bulamayacaksınız. Çok az sayıda eserin yanında birkaç isim ve tarih var ancak genelinde yok. Bu durum bana şaşırtıcı geldi, hatta bir ara “Bu ne biçim iş” diye söylendim. “Heykele bak, enstelasyona bak, resme bak, halıya bak, ona buna bak ama ne olduğunu tam anlama; kafan karışsın, sanatçının onu yaparkenki ya da oraya koymaktaki maksadını ise hiç mi hiç anlama, tamam mı bebişim” gibi bir felsefe söz konusu Müzede.
Bunu Müzeden çıkarken Katalan müze görevlilerine sormadan
edemedim. Sorduğum ilk kişi anlamasına rağmen cevabını bilmediğinden yanındaki
arkadaşına dediklerimi Katalanca çevirdi. Arkadaşının yanıtı ise “Böyle
olmasını Dali istedi, izleyicinin kendi yorumunu yapmasını tercih ediyordu.”
şeklindeydi. “Ayyy zort!” diyesim geldi. Beğenmedim cevabı. “Eeeyyy Dali! Sen o
eserleri yaparken hangi hülyalar altında olduğunu bir yazsaydın da ben önce
kendi yorumumu yapar, ardından senin açıklamaları okurdum.” derdim herhalde
Dali’yle Müzede karşılaşsam. Müze görevlisi öyle dedi ama inanmayın, tamamının
olmasa da birçok eserin tarihçesi ve açıklamaları müzenin internet sitesinde
var.
Nasıl bir görsel zenginliktir! Uzun süre sağdakinin ne olduğunu anlamayamadım, kulak içi herhalde diye düşünürken meğer ters ayakmış. Dali Müzesi, 4 Kasım 2015, Figueres. |
Müze, tasarımı ve içindeki tüm detaylar dahil Dali’ye ait
olmak üzere 1974 yılında kurulmuş. Dali’nin 1904-1989 yılları arasında resim,
çizim, heykel, kuyum, hologram, stereoskopi, fotografçılık ve benzeri alanlarda
yaptığı binlerce eserini barındırıyor. Empresyonist, fütürist, kübist ilk
çalışmalarından tutun da sürrealist tasarımlarına kadar her şeyi burada görmek
mümkün.
Müzede birçok oda var. Bunlardan biri, Dali’nin hayran
olduğu Amerikalı vodvil yıldızı Mae West için tasarladığı oda. Dali bu odayı
1934-35’lerde yaptığı bir resim olan “Il volto di Mae West” adlı çalışmasında
esinlenerek oluşturmuş. Odaya girdiğinizde sağdaki birkaç basamakla çıkıp
mercekten aşağı baktığınızda, kulağında küpe ve gözünde maske ile bir kadın
yüzü fark ediyorsunuz. Dali bu eserinde Amerikan artisti Mae West’i çalışmış.
Enstelasyonda West’in kırmızı rujlu dudaklarını, ona benzetilmiş bir koltuk,
burnunu bir şömine ve gözlerini de iki tablo temsil ediyor. Esasen bu dudak koltuğu da 1930’larda İngiliz sürrealizm tutkunu koleksiyoncu Edward James
sipariş etmiş. Sanırım bu koltuk 20. yüzyılın en ikonik tasarım mobilyalarından
biri.
Aslında bu parçadan bende de var diyebilirim. Dali 2008 yılında
İstanbul’a geldiğinde, sergi çıkışında satın aldığım tek eşya buydu. Tabii
benimki avuç içi kadar ve bozuk para cüzdanı olarak tasarlanmış bir dudaktan
koltuktu. Uzun süre kullandım. Miniskül çantalarımın içine sığan tek bozuk para
çantasıydı.
Taçlandırılmış Gala logosu ve Gala. |
Gergedanlara olan bağımı Dali de bilmiş olacak ki, bir kuple gergedan bulabildim Müzede. Dali Müzesi, 4 Kasım 2015, Figueres. |
Sürrealizm diyoruz ama burayı gezdiğinizde Dali’nin bilime
olan büyük tutkusunu hissedebiliyorsunuz. Eserlerine mistik gözüyle bakmaktansa
hep bu gözle bakmak gerek.
Bilime olan merakı çok küçük yaşlara dayanıyor. Bilhassa optik ve matematik. Kütüphanesinde yüzden fazla bilim kitabı var ve o yıllardaki bilimsel gelişmelerden uzak kalmamak için de birçok süreli yayına, dergiye üye. İzleyicinin iç ve dış gerçekliğini o aynı tek anda gösterebilmek için aynaları kullanarak görselliğe boyut kattığı stereoskopik çalışmaları çok meşhur.
Buna bayıldım! 'Şafak, Öğlen, Öğleden Sonra, Alacakaranlık' adlı kontplak üzerine yağlıboya resim, 1979. Gölge oyunları muhteşem. Böylece Dali zamanın akışını tek bir parçada göstermiş oluyor. Dali buradaki kadın figür olarak
Jean-François Millet’nin (Akşam Duası) L'Angelus’unu kullanmış.
|
Müzenin avlusunda zıpla çocum denemeleri, Dali Müzesi, 4 Kasım 2015, Figueres. |
Kırmızı gel buraya, yakalacağım seni! Otu çocum! Dali Müzesi, 4 Kasım 2015, Figueres. |
Müzeyi gezmek neredeyse tüm günümüzü aldı. Sonrasında ana binadan çıktık ve girişte aldığımız biletle Dali’nin 1941’den 1970’e kadar tasarladığı mücevherlerin sergilendiği ek binaya geçtik. 2001 yılında açılan bu bölümde Dali’nin çizimlerini yaptığı ve mücevher firmalarının da gerçek taş ve mücevherlerle birebir gerçeklerini oluşturdukları 37 dünya harikası tasarımı görebilirsiniz. Bazılarına bayıldım ve takmak istedim. Satılsa bazıları kaç milyon dolara gider acaba bu takıların?
Dali'nin tasarladığı mücevherler. Dali Müzesi, 4 Kasım 2015, Figueres. |
Dali bunları önce kağıda çizmiş ve şekil, renk, kullanılacak materyal dahil her ayrıntıyı hesap etmiş. Bunların hayata geçirilmesi ise New York’ta yine Dali’nin gözetiminde bir stüdyoda gerçekleşmiş. Benim görebildiğim kadarıyla, değerli maden olarak altın ve platinyum vardı. Değerli taş olarak ise elmas, yakut, zümrüt, safir, topaz, mercan ve akuamarin taşları vardı. İncileri ise saymıyorum bile.
Dali ve Gala, 1964 |
Dali, idolü Gala ile (asıl adı Elena Diaranoff) 1935’te
evleniyor. Dali kendisinden 10 yaş büyük Gala ile tanıştığında ikilinin
arasında büyük bir aşk doğuyor. Ancak Gala, o anda Fransız şair Paul Eluard ile
evli ve bir de kızları var. Gala’nın ayrıca Max Ernst ile de ilişkisi olmuş.
Paul Eluard ise Dali’nin yakın arkadaşı ve Gala ile Dali evlenirlerken şahit
olarak orada bulunuyor. İkilinin tutku dolu ve olağanüstü olarak tanımlanan
evliliklerinden çocukları olmuyor, ki Dali bunu ideal birliktelik olarak
yorumluyor. Gala’nın 1982’de 88 yaşındayken ölümünden sonra Dali, Pubol’de
bulunan ve daha önce Gala için satın aldığı şatoda geçiriyor zamanının çoğunu.
Gala, 1894’te Tataristan’ın başkenti Kazan’da entelektüel
bir ailenin kızı olarak doğuyor ve 18 yaşında verem tedavisi için İsviçre’ye
gönderiliyor. Paul Eluard ile de orada tanışıyor. Gala, öylesi böylesi derken,
aslında sürrealist akımın en önemli üç temsilcisine de ilham kaynağı olmuş
baksanıza: Eluard, Ernst ve Dali. Bu Gala başka Gala! Hey Tatarım benim be!
Sürrealizm akımı sayende üretmiş resmen. Dali’nin bu kadar ünlü bir ressam haline
gelmesinde Gala’nın büyük rolü oluyor, zira Gala aynı zamanda Dali’nin
menajerliğini de yapıyor.
Bir sanatçı nasıl bu kadar çok yönlü olurken kafası
yönetim-idare işlerine de çalışabiliyor? Şaşırmamak elde değil. Mimari dahil
elinden gelmeyen yok gibi.
Burası yatak odasına da açılan Palace of the Wind Galerisi ve aynı adlı tuval üzerine yağlıboya tavan çalışması (1972-73). Ayaklar kime ait sizce? Tabii ki Dali ve Gala'ya... |
En üstteki meşhur Galatea of the Spheres, 1952.
Burada Rönesans sanatı ile atom teorisini birleştirmiş. Galatea ise mitolojide bir peri kızı.
|
Dali ile ilgili hoşuma giden bir anekdot: Aralık 1955’te
beyaz bir Phantom II Rolls Royce’u 500 kg karnabahar ile doldurmuş ve
İspanya’dan Paris’e kadar o şekilde sürmüş. ‘Her şey karnabaharda biter’ diyen
Dali, sonradan bir gazeteciye karnabaharın logaritmik kıvrımlarından çok
etkilendiğini açıklamış.
Favorim ise Dali’nin kedisi Babou. Bu aslında kedi değil de mini leopar; bu tür (ocelot-oselo leopar kedisi) esasen vahşi sınıfta yer alıyor. Dali,
1960’larda edindiği bu Kolombiya menşeili güzelliğe tasma takıp hemen her yere
taşımış. Bir gün Manhattan’daki lüks bir restoranda masaya yatırınca,
beraberindeki bir hanım korku dolu anlar yaşamış; Dali de ona demiş ki
‘Korkmayın, bu aslında normal bir kedi. Ben boyadım üzerini geometrik
desenlerle.’ Çok güldüm ya…
Dali ve leopar kedisi Babou, 1965 |
1989’da kalp sorunları nedeniyle ölen Dali, kendi müzesinin
altına gömülmeden evvel tam 20 bin kişi açık tabutunu ziyaret etmiş. Dali
yaklaşık 87 milyon dolar da miras bırakmış. Yönetimsel dehasını bir kez daha
teyit ediyoruz böylece.
Dali 2008 yılında Sabancı Müzesi’ne geldiğinde, sergiyi
Loni’yle beraber gezmiştik. O zaman için o serginin bir özelliği de Dali’nin
ilk kez Müslüman bir ülkede sergilenmesi idi. Dali’nin gerçek üssünü de beraber
gezmek kısmetmiş.
Dali diyor ki: “Evrenimizde başka dünyaların da var olduğu
kesin. Ama her zaman söylediğim gibi, bu başka dünyalar içimizde ve Dali
Müzesi’nin kubbesinin tam merkezinde oturuyor. Bu da sürrealizmin yeni,
umulmadık ve halusinatif dünyası.”
Dali'nin en meşhurlarından: Soft Self-Portrait with Grilled Bacon, 1941. Dali kişinin varlığını ruhunun değil de derisinin temsil ettiğine inanırdı. |
Yine çok çok beğendiğim ilk dönem eserlerinden biri: Muchacha de Figueres (Figueres'li Kız), 1926. Ahşap panel üzerine yağlıboya. |
Girona'da akşam. Merkezi bir yerdeki kitapçının vitrininde bir Orhan Pamuk kitabı. 4 Kasım 2015, Girona. |
Çıkışta çok acıkmış olduğumuzdan gayet turistik bir yerde atıştırdık ve Barcelona dönüşünde, yol üstündeki Girona'ya uğramaya karar verdik. Girona, Ortaçağ'dan beri Yahudilerin yerleşkesi olmuş, şirin bir yer. 1492'de baskılara dayanamayıp göçe zorlanan Yahudilerin ciddi bir kısmı da Girona'dan yola çıkmış. Kabalistik okul bile var burada. Dar sokaklarındaki küçük ama şık restoranlarına ise bayıldım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder