27 Ağustos 2018 Pazartesi

Taş ve Santa Teresa

Katie Holmes, 2012'de Hans Stern'in reklam yüzü olmuş. Zümrüt küpe nefis ve çok yakışmış.

Brezilya dünyanın taş cenneti, öyle ki ülkenin birçok bölgesi ekonomik büyümesini taş madenlerine borçlu. Pek çok nadir taş, Brezilya’dan çıkıyor ve bu sayede Brezilya dünya pazarının önde gelen oyuncularından biri. Dünyadaki renkli değerli taşların %65'ini Brezilya üretiyormuş. Kabuk ve taşlara meraklıyım. Hal böyle olunca Rio’da bir mücevher atölyesini gezmeden olmazdı.
Hans Stern'in Ipanema merkezi.
Dünyaca ünlü Hans Stern’e gideceğiz. H. Stern’in lüks servisi, küt saçlı ciddi görünümlü yaklaşık 70 yaşlarındaki bir Türk yetkili eşliğinde bizi otelimizden aldı ve hem atölye hem de satış mağazasının bulunduğu Rio genel merkezine götürdü. Ipanema’nın şık sokaklarından birinde.
Kalsedon taşı, kuvars grubundan. Örümcek ağı gibi gözüken de taş. H. Stern'in atölyesi, 10 Nisan 2018, Rio de Janeiro.

Atölyeyi rehberli tur eşliğinde dolaştık: Hans Stern adından da anlaşılacağı gibi bir Alman Yahudisi ve savaş zamanı (17 yaşındayken) ailesiyle Brezilya’ya göç ediyor. Brezilya’daki taşlar karşısında kendinden geçince, özellikle yabancı turistleri hedefleyerek bunu tüm dünyaya tanıtmak amacıyla 1945’te H. Stern’i kuruyor.
Hans Stern atölye turundayız. 10 Nisan 2018, Rio de Janeiro.
O sırada Brezilya’da böyle bir sunum tarzı ve pazar yok tabii, kısa sürede dünya çapında bir mücevher imparatorluğu haline geliyor ve Hans Stern’in kendisine de ‘taşlar kralı’ lakabı takılıyor.
Alçı taşının aldığı muhteşem şekle bakar mısınız? H. Stern, 10 Nisan 2018, Rio de Janeiro.
Başlıca taşlar elmas, turmalin, kuvars, topaz ve opal. Kuvars deyince Rio’da sokak satıcılarında da en çok gördüğüm kuvars türleri, ametist, sitrin ve sadece Rio’da çıkan agate taşı.
Taşın çıkarılması da işlenmesi de meşakkatli süreçler. H. Stern, 10 Nisan 2018, Rio de Janeiro.
Agateye bayıldım. Önceki gece bir sokak satıcısından iki agate almıştım hatta; biri pembe agateden kolye, diğeri masmavi agateden bileklik. Satan Rio’lu bunları kendisi yapıyormuş, taşları kille nasıl tutturduğunu anlattı. Pazarlıkla tanesine 10 real verdim, yaklaşık 12,5 TL (Tabii bu Nisan 2018’de böyleydi, şu an 15 TL).
H. Stern'ün müzevari atölyesi, 10 Nisan 2018, Rio de Janeiro.

H. Stern’e dönersek, ortam son derece şık ve steril. Yalnız bizi ilk etapta otelden alan ve merkezde de ara ara görünen küt saçlı, kemik gözlüklü, az konuşan hanımdan korktum. Hani polisiye dizilerde mafyanın temizlikçileri olur ya, öldürülenleri en ufak iz bırakmadan temizleyen, adli tıp dahil her işten anlayan yetenekli, aşırı dikkatli tiplerden seçilir ki bunların hatasız çalışması beklenir. Bu kadın da öyleydi, H. Stern sanki kendi malı gibiydi, gözleri daima üzerimizdeydi, en ufak yanlışımızda silahını çekecek gibi bir hali vardı. Kadın Blacklist’teki Kate karakterine benziyordu. Amanın kaç kaç…
Blacklist dizisindeki Kate karakterinin hemen aynısı bizi H. Stern'e götürdü.
Firmanın kuruluşu, taşların ele alınışı ve işlenişini dinleyip jemoloji (değerli taş bilimi) laboratuvarını gezdikten sonra satış mağazasına geçtik.
Biz atölyeyi turlarken, taş uzmanları da iş başında. 10 Nisan 2018, Rio de Janeiro.

Burada birbirinden güzel taşlarla bezenmiş tasarımlarla karşılaştık. Fiyatlar da ona göre tabii.
Elmas kesimlerinde doğrular ve yanlışlar. 10 Nisan 2018, Rio de Janeiro.
Hazır koleksiyonlardaki parçalardansa (kolye, bileklik, küpe, saat vb. şeklinde), taş cennetine gelmişken, taşın kendisini almanın daha mantıklı olacağını düşündüm. Ne de olsa buradan alacağım taşın da garantisi olacaktı ve uluslararası gerçeklik sertifikası verilecekti. H. Stern’in 13 ülkede toplam 165 mağazası var.
Atölyeden güzel tasarım örnekleri, bu yeni çalışılmış belli ki. 10 Nisan 2018, Rio de Janeiro.
Başım aşağıda ışıklı reyonları incelerken birden ‘Merhaba ben Hasan’ diye bir ses duydum ve başımı kaldırdım ki karşımda bir Türk. Hem de İzmirli. Ne oluyor kan mı çekiyor ülkeden kaç km ötede? ‘İzledim sizi uzaktan ve anladım’ dedi, ‘ben size yardımcı olacağım.’
Güneş gibi bileklik, çok hoş. H. Stern, 10 Nisan 2018, Rio de Janeiro.

Hikayesi de güzel: Hasan (Ağabey desem daha iyi), İzmir’de bir antika dükkanı sahibiymiş. Bir gün dükkandan içeri Rio’lu bir hanım girmiş - Hanımıyla da tanıştık bu arada, iyi Türkçe konuşuyor-. Kalanı karısı anlattı: ‘Tamam dedim, hayatımın erkeği bu. Ve evlendik, bir çocuğumuz oldu, yıllarca İzmir’de yaşadık, ben sonra memleket hasreti çektim ve 15 yıl önce Rio’ya taşındık.’ Hasan da H. Stern’de iş bulmuş, işinde son derece başarılı.
H. Stern, ünlü Brezilyalı mimar Oscar Niemeyer (1907-2012) anısına, onun eskizlerini kullanarak özel bir koleksiyon hazırlamış. Niemeyer'in soldaki çiçek eskizinden minik bir pırlantalı altın bileklik tasarlamışlar. Harika bir tasarım! Niemeyer modern mimarinin en önemli temsilcilerinden.

Sohbet ederken taşları da inceledim ve London Blue Topazda karar kıldım, net bir taştı, maviyi zaten çok severim.
London Blue Topazın işlenmemiş bir örneği.
Hasan Ağabey de ‘Çok iyi seçim’ dedi, ‘zira bunu başka yerde bulamazsın, nadir bir taştır’. ‘Ayrıca bu taş zero inclusion’dır.’ diye ekledi, yani kusursuz, lekesiz. Böylelikle içime daha çok sindi. Ayrılırken Hasan Ağabey, taşı kendi zevkime göre takı haline getirmek için Kapalı Çarşı’daki Ermeni bir mücevher ustasının kartını verdi. Bu arada mavi topaz, aşk ve şefkatin sembolüymüş, ayrıca kişinin hassasiyetini ve zindeliğini artırırmış. Bu sembolleri bilmeden seçtim ama içerik güzel.

Küt saçlı teyze (a.k.a Kate) eşliğinde H. Stern’in Rio merkezinden ayrıldık ve firmanın servisiyle otelimize bırakıldık. Tabii ki soluğu plajda aldık. Rio’da plaj kültürü ve plaj halleri bir harika.
Bu fotografı ben çekmediysem de -plaja giderken telefon almadık genelde- böyle sahnelerle çok karşılaştık.
Frescobol oynuyorlar: Pinpon raketinin biraz büyüğüyle, yine pinpon topunun biraz büyüğünün kombinasyonu.
Akşam üstü otele döndük ve Santa Teresa’ya gitmeye karar verdik. Hava karardığı ve mahallenin de tekinsiz olabileceğini okuduğumuzdan, Uber ile rahatça ulaştık. Santa Teresa, Santa Teresa tepesinde Rio’nun en güzel saklanmış bölgelerinden biri. 18. yüzyılda aynı adı taşıyan manastırın çevresinde kurulan mahalleyi pek kimsenin bilmediğini okumuştum. Belki de yüzyıllardır bozulmadan kalabilmesi bu sebeptendir.
Santa Teresa, tepelerden Guanabara Körfezi'ne bakıyor, gündüz ve günbatımı manzaraları muhteşem olmalı. Rio de Janeiro.

19-20’inci yüzyıllarda toplumun üst tabakasının tercih ettiği Santa Teresa sokaklarında karanlık da olsa muhteşem birkaç kolonyal mimari örneği görebildik. Dar ve dik Arnavut kaldırımlı sokakları hafif bir eski İstanbul havası da estiriyordu. 80’li yıllarda Rio, favela enflasyonu yaşayınca uzun süre boş kalan ve tehlikeli hale gelen bu tepeye sanatçı ve yabancılar yerleşmiş, birçok sanat stüdyosu açılmış. Dolayısıyla ortam, sanatsal ve bohem. Çevredeki favelalar yüzünden özellikle geceleri halen tehlikeli olabildiği söylenen Santa Teresa çok güzeldi; Rio’ya tekrar yolum düşerse, burada daha çok vakit geçirmek isterim.
Armazem Sao Thiago'da akşam keyfi. Santa Teresa, 10 Nisan 2018, Rio de Janeiro.

Akşam yemeğini yiyeceğimiz yer Armazém São Thiago. Santa Teresa’nın trend restoran ve barlarından. Sevdiğim Brezilyalı şarkıcı Bebel Gilberto’nun bir röportajında Rio’da olduğunda sürekli gittiği mekanlardan biri olarak okumuş ve not almıştım.
Armazem Sao Thiago'da. Fonda Rio'lu dostlarımız. Santa Teresa, 10 Nisan 2018, Rio de Janeiro.
Mekanın tarihi 1919’a gidiyor, burası esasen tarihi bir depo. İçerisi otantik, içki dolapları dahil her şey antika. Söylendiğine göre tam “old school Brazilian”mış. Samimi bir ambiyansı var, mekanın içinde ve dışında mahalleli ile sohbet edebilirsiniz; çalışanları da aynı şekilde samimi, güler yüzlü ve İngilizce bilmiyor.
Armazem de Sao Thiago'nun önündeyim. Santa Teresa, 10 Nisan 2018, Rio de Janeiro.

Brezilya usulü atıştırmalıkları ve biraları söyledik. Rio’da birçok yerde olduğu gibi hemen gelmiyor yemekler. Nasılsa acelesi yok carioca’ların, dolayısıyla sizin de aceleniz olmasın, metropol aceleciliğini kaldırmaz buralar.
Armazem Sao Thiago, 10 Nisan 2018, Rio de Janeiro.
Dönüşte Arnavut kaldırımlı Santa Teresa sokaklarından aşağı yürümek güzel olur diye düşündük. ‘Bu yoldan aşağı yürümek güvenli midir’ diye garsona sorup, ‘Güvenli değil, taksiye binseniz daha iyi olur’ cevabını alınca Ebru hemen Uber’i ayarladı. Kendimizi Copacabana sahile attık ve geceyi plajdaki mekanlardan birinde tamamladık. Gerçek bir papaya fanatiği olarak papayalı caipirinhanın misket limonlu caipirinhaya bin basacağını söylememi bekliyorsunuz değil mi? Hayır, standart misket limonlusu daha güzel. Papayayı ise kahvaltıda sek almaya devam…
Bende papayalı caipirinha, Ebru'da hindistan cevizi suyu. Copacabana, 10 Nisan 2018, Rio de Janeiro.

Hiç yorum yok: