1 Mayıs 2020 Cuma

Tarihe Not Düşmek

Serge Renko ve Marc Citti, Tarihe Not Düşmek, Fransız Kültür Merkezi, 15 Kasım 2019, İstanbul.

Şirketteki ekibimizin sanata duyarlılığı yüksek, uzun süredir birlikte bir şeyler yapalım diyorduk. Ömür, İKSV Tiyatro Festivali’ni takip ediyordu ve Burçak’la birlikte festivalden bir oyun seçtiler. Cuma iş çıkışı Kanyon’da güzel bir yemek yedikten sonra metroyla Taksim’e geçtik. Oyun Fransız Kültür’ün salonundaydı. Bu da ayrıca hoşuma gitti, en son Pelin’in küratörlüğünü yaptığı bir fotoğraf sergisinin açılışı için Özgür’le birlikte gitmiştik. Avlu şeklindeki bahçesini ve ambiyansını severim.

Fransız Kültür’ün yoğun önlemli kapısından geçerken anladım ki Ömür’ün bana önceden verdiği bileti ofiste unutmuştum. Neyse içeri girdik, birer kahve aldık ve avluda yudumlamaya başladık. Salona doğru yürürken bir yandan içeri nasıl gireceğimi düşünüyordum ama bir yandan da bu oyunu izleyeceğimi hissediyordum. Kapıdaki sempatik görevli beni yöneticisine götüreceğini söyledi, birlikte tekrar avluya çıktık. Orada bulduğumuz yöneticisine durumu anlattım ve hemen ‘Normalde asla izin veremiyorum ama bu seferlik tamam, sorun olmaz’ dedi. Teşekkür ederim Mr Yönetici.
Bizim ekiple Fransız Kültür'deyiz. Tarihe Not Düşmek Oyunu, 15 Kasım 2019, İstanbul

Başlayana kadar adı dahil, oyun hakkında en ufak fikrim yoktu, önceden bakma fırsatım da olmamıştı. Bomboş bir sahne, tek bir bank ve yere saçılmış kâğıtlarla başladı. Tirad yapar gibi konuşan iki adam. Fransız bir kumpanyanın Fransızca dilindeki oyunu. Buna da ayrı sevindim. Kısa süre sonra anladım ki oyun, Charlie Hebdo saldırısını anlatıyor. Ancak anlatırken olayın arka planını ve sonrasındaki düzeni de çok güzel veriyor.

Ocak 2015’te Paris’in göbeğinde iki Fransız vatandaşı tarafından saldırıya uğrayan 50 yıllık mizah dergisi Charlie Hebdo’nun baş editörü dahil sekiz çizeri, iki polis ve toplamda on iki kişi hayatını kaybetmişti. Akabinde tüm dünya “Je suis Charlie” (Ben Charlie’yim) sloganı ile olayı protesto etmiş, Fransızlara destek olmuştu.
Charlie Hebdo, dünya olayları hakkında her daim bir eleştirisi olan sol tandanslı çok meşhur bir dergi. Radikaller tarafından neden saldırıya uğradığını anlamak zor değil. Ocak 2015 olaylarından önce de Charlie Hebdo’ya molotof kokteyli atıldığını hatırlıyorum. Hz. Muhammed’li çok sayıda karikatürü yüzünden hemen bütün çizerlerinin başına ödül koyulmuştu ancak onlar çizmekten vazgeçmediler.
Sevdiğim çizerlerden Brezilyalı Carlos Latuff, Charlie Hebdo olayını böyle görmüştü.
Bu saldırı aslında bölünen bir toplumun, tekrar bir olmasını sağladı. Dönemin Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’ın çağrısıyla dünya liderleri Paris’te bir protesto yürüyüşü yapmış, hatta en ön sırada yer almak için liderler arasında çekişme yaşanmıştı. Protokole göre Ahmet Davutoğlu'nun o gün yürüyüşte ikinci sırada yer alması gerekirken nasıl ilk sıraya geçtiğine ilişkin perde arkası da epey konuşulmuştu.
Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, saldırıya karşı Paris’te gerçekleşen yürüyüşe katılmıştı. Bu fotoğrafın bir önemi de batılı liderlerin yanı sıra Filistin, İsrail, Türkiye devletlileri ve Ürdün Kral ve Kraliçesinin bir arada olması. Bu yürüyüşe 1,5 milyon kişi katılmıştı. Ocak 2015, Paris.

Bu oyun, saldırının ardından aynı yıl içinde yayınlanan ve tarihçi Patrick Boucheron ile yazar Mathieu Riboulet’nin bu olayları tüm çıplaklığıyla kaydetmek amacıyla yazdıkları ‘Prendre Dates’ adlı kitabından Delphine Ciavaldini tarafından uyarlanmış. Yani kitap yetmemiş, bir de tiyatrosunu yapalım ve tüm dünyada festivallerde durumu anlatalım, canlı tutalım demişler. Fransızlar protesto kültüründe tüm dünyadan her daim önde oldu, burada da benzer bir tarz hissettim. İlginç bir anekdot geldi bu noktada aklıma: İki yıl önce Güney Amerika’dan Air France ile dönecekken, Air France işçilerinin grevi nedeniyle Emirates ile dönmüştüm. Fransız’ın protestosu olsun diye bir şekilde Arap’ın desteğini almış olduk. İronik.
Oyunun Türkçe adı da hoş: ‘Tarihe Not Düşmek’. Oyuncular, Serge Renko ve Marc Citti. Oyuncudan çok anlatıcı demek daha doğru olur.

Oyunu bir belgesel izliyor gibi izledim ve Charlie Hebdo olayını farklı açılardan anlama fırsatını buldum. Metin sağlam, konu ürkütücü. Oyunla ilgili değilse de Charlie Hebdo saldırısıyla ilgili kişisel özetim şu: Sömürgenizden ülkenize birkaç nesil önce gelip, banliyönüzde doğup, okullarınızda eğitim alan ve Fransız pasaportu taşıyan iki kişi, yani esasen içinizden iki yurttaşınız, kendilerinin dini kökenlerine hakaret ettiklerini düşündükleri diğer yurttaşlarınızı (ülkenin en iki karikatürist ve çizerlerini) roketatarlarla tarıyor. Durum Rusların matruşkasına benziyor. İç içe konular, çıkmaz sokak…

Charlie Hebdo, en değerli çizerlerini -hatta bazılarına düşünür demek mümkün, çünkü Chomsky’den daha yüksek etkileri vardı- kaybetti ancak yayın hayatına devam ediyor. Hatta bu saldırı sonrası çıkan ilk sayısı Türkçe dahil 16 dilde yayımlandı ve korkmadan kapakta yine Hz. Muhammed’in karikatürüne yer verdiler. Bu düşünce özgürlüğü için çok kararlı ve cesur bir hareketti. Çizimde gözü yaşlı Hz. Muhammed “Je Suis Charlie” (Ben Charlie’yim) yazılı bir dövizi tutuyor, üstte de “Tout est pardonné” (Her şey affedildi) yazıyordu. Derginin genel yayın yönetmeni 3 milyon baskıyla çıktıkları bu sayı ile ilgili "En önemlisi Türkçe baskı çünkü Türkiye’de anayasal laiklik saldırı altında” demişti.