17 Ekim 2011 Pazartesi

Diploma No: 563 ve Aralık Kalan CAM

T.C. Kültür Bakanlığı
Güzel Sanatlar Akademisi
1329 tarihinde Trabzon’da doğmuş olan
fotoğrafı aşağıda yapışık B. Eyüboğlu
Güzel Sanatlar Akademisi Resim
Şubesinde tahsilini bitirerek hususi talimatına
göre yapılan imtihanlarda muvaffak olmakla
mezkur imtihanlar neticesinde kendisine
birinci derecede diploma verilmiştir.
37-38 Diploma Numarası: 563
İmza
     Kültür Bakanı    GSA Direktörü    Jüri Heyeti (İbrahim Çallı) 
Mor Han (Son Resmi), 1975
Kışın belki de tek sevdiğim yönü, tiyatroların kapılarını açması, yeni sergilerin başlaması, operada yeni sezon temsiller…

Caddebostan Kültür Merkezi Sanat Galerisi’nde Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun doğumunun 100. yılı sergisinde yer alan Akademi diplomasında yazanlar. İbrahim Çallı imzalı Bedri Rahmi diplomasına bakakalıyorum.
B. Eyüboğlu, 100. Yıl Sergisinden
Garpta yaşayacaksın ama garp özentisi olmayacaksın, sanatını halktan besleyeceksin, çaban hep halka yaklaşmak olacak, özgünlüğün Anadolu kültüründen gelecek, hem resminde hem şiirinde bunu gündemde tutacaksın, motiflerin insanın aklında yer edecek, yayılacak ve evrenselleşecek. Kendi söyleyişiyle, 20 yıldır ya yazdı ya boyadı. Nasreddin Hoca’yı da çizdi, Aşık Veysel’i de, bir çoban da boyadı bir ana da. Karadutum çatal karamı yazdı, çizdi. Karadutu da onu. Bazen resmine şiir, bazen şiirine resim kattı.

Sergide Bedri Rahmi’nin ilk yağlıboya resminden yarım kalan son resmi Mor Han’a (1975), seramiklerinden desen ve objelerine kadar birçok eserini görmek mümkün. Yanı sıra, çalışma masası, daktilosu, mektupları, yakın arkadaşlarını ağırladığı koltuk gibi pek çok kişisel eşyasını da yakından inceleme şansı var.

B. Eyüboğlu, 100. Yıl Sergisinden
Sergi çıkışında bizimkiler Bedri Rahmi baskılı yazma ve örtülerden bir seçki yapmaya çalışırlarken, Bedri Rahmi’nin torununun eşi Sibel Eyüboğlu ile konuşma fırsatım oldu. Bedri Rahmi desenleri, 100. yıl sergisinin daha geniş çaplı olarak duyurulması üzerine konuştuk ve kendisinden her yılın Haziran ayının ilk haftasında Bedri Rahmi’nin Kalamış’taki evinin bahçesinde Geleneksel Yazma Şenliği -yazma sergisi ve satışı- düzenlediğini öğrendim. Kendilerini Bedri Rahmi geleneğini sürdürme çabalarından ötürü takdir ediyor, teşekkür ediyorum. Sergi 4 Kasım’da sona eriyor. Sene sonuna uzatılmalı.
 
CAM, Aysa Prodüksiyon&Tiyatro Gaga
Serginin ardından o gün CKM’de sahne alan Aysa Prodüksiyon Tiyatrosu’nun Cam adlı oyununu gördük. Oyun; bir ressam, boşanmak üzere olduğu kocası, yakın kız arkadaşı ve resim öğrencileri arasında, ressamın atölyesinde geçiyor. Dili zaman zaman mizahi. Ana tema ise günümüz ilişkilerinin yalanlar üzerine kurulu olması. Tüm karakterlerin ortak özelliği mutlu olmak istemeleri, kişisel isteklerinin her şeyin üstünde olması ve yalan söylemeleri. Kuyumcu Yener karakteri, favorim oldu.


Oyundan hoşuma giden replikler:
Resim dersi: “Silgi kullanma, geçmişimizi silebiliyor muyuz? Çizgileri silme sakın, onlar senin referans çizgilerin.”
Sözde yakın özde uzak arkadaşların dertleşmesi: “Tutkulu aşktan faturalı aşka nasıl geçtik?”
İntihar sahnesi: “Sevmeyi bilmiyorum, o yüzden sevilemiyorum ya da tam tersi.”

Aysa Prodüksiyon’un geçen yıl Aşk Sözleri adlı oyununu görmüştüm, başarılıydı. Kemal Kocatürk, Shakespeare’i adapte etmişti. Duruşu olan bir ekip, böyle devam etmesi dileğiyle…

Yazan: Levent Kazak - Yöneten: Laçin Ceylan
Oyuncular: Dolunay Soysert, Mete Horozoğlu, Deniz Çakır, Bülent Alkış, Selen Uçer

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Canım kızım,

Sayende çok güzel bir hafta sonu geçirdik. Aslında o yağmurda karşıya geçmek hele hele “maraton koşusu” nun yapıldığı gün akıl karı değildi. Fakat gittiğimizde öncelikle CKM’nin sıcaklığı daha kapıdan girer girmez kültür ve sanat kokan bir yapı ile karşılaşmak gerçekten de senin ne de güzel bir program yaptığını doğrulattı. Senin yönlendirmenin ilk ayağı olarak Bedri R.Eyüboğlunun 100. yıl sergisini gezmeye başladık. Gerçekten de yurt sevgisi ile bezenmiş resimleri hayranlıkla izledik. Romantizmin doruğundaki şiirleri ve resimleri o kadar ince bir çizgide iç içe geçmiş ki tadına doyamadık. Hele hele tablolardaki Türk motifleri onun ne kadar da kendi topraklarını sevdiğini taşlarını dahi boyayıp resmettiğini görünce ne iyi yapmışız bu sergiye gelmekle diye mutluluğum daha da arttı. Serginin çıkışındaki standda da onun yazmaları satışa sunulmuştu. Bir anda hepimiz yazmaların arasında kaybolduk. Ve çok hoş bir örtü ve kuş desenli bir şal alarak koşarak “Cam” adlı tiyatro oyununa geçtik. Günümüzde gündemin ilk sıralarında olan aldatma temasının işlendiği oyuncuların da rollerinin hakkını verdiği bir oyun izledik. Çok hoş mesajlar veren bu oyunda da temanın bir resim atölyesinde geçmesi, öncesindeki B.Rahmi sergisi ile de güzel örtüştü. Sonrasındaki dürüm partisi de cabası :)