17 Ocak 2017 Salı

;


Londra'yı özledim. Savaş içinde olan ama değilmiş gibi davrandığımız, toptan inkarcı ülkede nereye baksam aynı metalik hisse kapılıyorum. Kamyonlar kavun taşısa ama Londra'da taşısa, arka plan South Bank olsa, olmaz mı? 

Neyse ki bir başka özlediğim şehrimize geldi de iyi oldu. Şebnem ile kısa da olsa görüştük, yine hızır gibisin vallahi Şebnem, aradan bir de Greg'in araç içi müzik sistemini çıkarttın, disko disko dinliyor mu acaba, inşallah memnundur. Bir de o gün eve döndükten sonra kancalı hırsızla karşılaşma anını kafamda simüle etmeye devam ettim. O nasıl bir olay öyle ya? Hayır, adam ya kancayı sana taksaydı? Ümit Burnu'nun bol köpüklü dalgalarından bile öyle adrenalin çıkmaz yani.
İyi ki yeni yıla seninle başladım. 2 Ocak 2017, İstanbul.
Şebnem 'artık bıraktım vallahi, öyleyken böyle' diyordun ya yine bizim işyerinden başka bir Şebnem de 'bırak olsun' yazdırmış koluna, biliyor musun? Laissez faire laissez passer gibi bir şey. Gerçi çoğu zaman kafada olması lazım bunun ve her şeyin, diğer türlü ya da her türlü seninle zaten filmin. Est-ce que vous avez des allumettes? Non désolée. Kestik! Gerçekçi oynadınız, teşekkürler.

Hiç yorum yok: