3 Ekim 2015 Cumartesi

Tuzlu Su

Venere Degli Stracci'nin Paçavraların Venüs'ü adlı çalışması. Beton, emaye, paçavralar, 1967.
1933 doğumlu sanatçı Venüs'ü paçavralarla birleştirmiş. Yani yüksek sanat sıradan yaşama girmiş.
Yükselen paçavra yığını aynı zamanda yükselmekte olan Mayıs 68 Hareketi kalabalığını da temsil ediyor.
27 Eylül 2015, 14. İstanbul Bienali, İstanbul Modern, İstanbul

14. İstanbul Bienali geçen ay başladı. 13. süne gitmemiştim. Ancak bu seferkinin teması ilgimi çekti: “Tuzlu Su”. Daha gitmeden ne çağrıştırıyor? Foşşş… Attım kendimi Ege Denizi’ne. Neden Ege? Orta tuzlu severim de ondan.

Tuzlu su ne yapar? Fiziksel olarak ferahlatır. Zihinsel olarak boşaltır. Tinsel olarak hafifletir. Mucize gibi bir şey.
Marwan Rechmaoui'nin Sütunlar adlı çalışması. Beton, metal, çeşitli malzemeler, 2015.
1964 doğumlu Lübnanlı sanatçının Beyrut'tan ilham alan heykel çalışması kentleşme ve davranışsal demografi temalarını yansıtıyor. Binalar bombalansa da sütunlar ayakta kalıyor. Pek tabii ki ben de davranışsal olarak kendimi belli ediyorum. 5 kardeş veya dur! 27 Eylül 2015, 14. İstanbul Bienali, İstanbul Modern, İstanbul










a
Bayramın son günü bu düşüncelerle metroya atladım, vardım Karaköy’e. Biraz hastaydım. Kulaklar az işitiyor, burun tıkalı, tıs tıslıyorum devamlı. 50 dakika gecikmeyle -ne yapayım tam çıkarken bayram için misafir geldi eve- Melih’le buluştuk. Melih pembeli sergi kostümünü çekmiş, ileriden göründü; beklerken camileri gezmiş, hey allahım! Onun da sol kulak dalmaktan kapanmış, iki zayi başladık Galata Özel Rum İlköğretim Okulu’na doğru yürümeye. Hava çok bunaltıcıydı.
Beğendiğim işlerden biri: Alman Grace Schwindt'in Minik Kuşlar ve Bir İblis adlı natürmortu. Deniz tuzu, ahşap masa ve sandalyeler, bakır kazan ve kaseler, gümüş kaşıklar, bale ayakkabısı çorbası, hoparlörler ve ses, 2015. 1979 doğumlu sanatçıya ayrılan bu özel odada 'Kuzey Denizi Rotası'nı söyleyen bir opera duyuyoruz. Kapitalist özgürlük, her şeye kolay erişim, taşınabilirlik sorgulanıyor.
 27 Eylül 2015, 14. İstanbul Bienali, İstanbul Modern, İstanbul

Bienal bu sene her yerde. Aslında mekanları semtlere göre bölebiliriz: Beyoğlu, Karaköy, Büyükada ve Kadıköy. Karaköy’deki bir bienal yerleşkesi İstanbul Modern, diğerleri de Rum Okulu’ndan başlayıp sonrasında Minerva Han, Salt Galata, Şişhane şeklinde devam ediyor. Ben bu ‘diğerleri’ kısmını ziyaret etmek istiyordum ama bayram nedeniyle kapalıymış, peh! Hal böyle olunca, direksiyonu İstanbul Modern’e kırdık.
Sarkis'in "2 Su Tankı". Plastik, su, bronz, negatif, neon, 1968. We luv u Sarkis.
27 Eylül 2015, 14. İstanbul Bienali, İstanbul Modern, İstanbul
Nikita Kadan, Sığınak. Ahşap, kauçuk, metal, doldurulmuş hayvanlar, kereviz, toprak, 2015.
1982 Kiev doğumlu Kadan, yakında zamanda Ukrayna'daki savaşta harap olan bir tarih müzesini yeniden inşa ediyor.
Arkadaki lastikler ise savaşta kullanılan barikatları temsil ediyor. Doldurulmuş hayvanlar da bizzat o müzeden arta kalanlardan. Sıra dışı bir yerleştirme. Eylül 2015, 14. İstanbul Bienali, İstanbul Modern, İstanbul
Çok beğendim: Aslı Çavuşoğlu'nun 'Kırmızı'sını. Eskitilmiş kağıt ve el yapımı defterler üzerine Türk ve Ermeni kırmızısı, 2015. 1982 doğumlu Çavuşoğlu'nun yorumuna aşık oldum. Kültür, tarih ve doğa iç içe. Şöyle ki; Ararat kırmız böceğinden elde edilen kırmızı pigmenti gidip Ermenistan'da bulmuş ve 12 gram boyayla dönmüş. Bu koyu kırmızı pigmentten başka bir kırmızı pigmente-Türk bayrağındaki parlak kırmızıya geçişi resmetmiş. Türk kırmızısı varlığını sürdürmektedir, ancak Ararat kırmızısı yok olmaktadır. Geçici olanla kalıcı olanı karşılaştırıyor aslında; zira böcekten elde edilen boya zamanla uçuyor, diğeri ise baki. Mükemmel bir çalışma! 27 Eylül 2015, 14. İstanbul Bienali, İstanbul Modern, İstanbul


Beğendim: Hollandalı Edgar Cleijne ve Amerikalı Ellen Gallagher kafa kafaya verip bu video enstelasyonunu yaratırlar (2015). Bu ütopik dünyada insanlar ve hayvanlar ayrı yerlerde yaşarlar ve insan ütopik mimaride yaşarken hayvanların, okyanusların ve nehirlerin dünyasından kopuktur. Su basmış ormanda ise hayvanlar yüzmektedir. Yabani gergedanlar ise yeni dünyaya getirilip tutsak edilmiştir. Yüksek teknoloji dünyasında cep telefonlarıyla mutlu olan insanlar artık anormal bir hale gelmiş, adeta amorflaşmıştır. İronik bir temsil ise yukarıdaki resmin sağ üst köşesindeki Londra Hayvanat Bahçesindeki penguen rampası. Bu ikonik mimari çok ses getiriyor ancak penguenlerin ayaklarına zarar veriyor. Teknoloji çok yüksek ama yararı olmuyor.
27 Eylül 2015, 14. İstanbul Bienali, İstanbul Modern, İstanbul
Orhan Pamuk'un 8 adet resimli not defteri de Bienalde bir camekanın içinde sergileniyor. Guaj, akrilik, kurşun kalem ve mürekkeple çalışmış. Dikkatimi çeken şey ise 'yalnız' kelimesini neden 'yanlız' diye yazdığı. Bilhassa mı yapmış diye diğer 7 defteri de inceledim ama göremedim. Nobel ödüllü bir edebiyatçı bu hatayı niye yapar? Yapabilir elbette ama Bienalde neden sergiler? 27 Eylül 2015, 14. İstanbul Bienali, İstanbul Modern, İstanbul
Paul Guiragossian, Annelik. Tuval üzerine yağlıboya, 1975.
27 Eylül 2015, 14. İstanbul Bienali, İstanbul Modern, İstanbul
Bu senenin küratörü, İtalyan bir anne ve Bulgar bir babanın çocuğu olan Carolyn Christov-Bakargiev. Bakın 14. İstanbul Bienali’ni nasıl anlatmış: “Tuzlu su dünyada en sık rastlanan maddelerden biri. Vücudumuzdaki sodyum da sinir sistemimizi oluşturan en önemli içerenlerden, bir anlamda hayati önem taşıyan bir sistemi çalıştırarak insanları hayatta tutuyor. Tuzlu su aynı zamanda dijital çağın en yıpratıcı maddelerinden biri. Akıllı telefonunuzu tatlı suya düşürürseniz onu kuruttuktan sonra büyük olasılıkla tekrar çalışacaktır, fakat tuzlu suya düşerse, kimyasal değişimler telefonun bozulmasına yol açabilir. 14. İstanbul Bienali’ni ziyaret ettiğinizde tuzlu suyun üstünde epey zaman geçireceksiniz. Mekânlar arasında, özellikle de vapurlarla yapılacak seyahatlerle, ziyaretçilerin sanatı deneyimleme süreleri yavaşlayacak. Bu da çok sağlıklı, çünkü tuzlu su solunum problemleriyle pek çok başka hastalığın iyileşmesine yardımcı olduğu gibi sinirleri de yatıştırıyor…” 
Rio'lu sanatçı Cildo Meireles'in 'Sahtekar Politikacıları Atmak için Proje Deliği'. Tuval üzerine yağlıboya, 2011. 1948 doğumlu sanatçı kavramsal sanat üretiyor ama bu çalışmasının gerçek olmasını isterdim. Yukarıdaki iki tuval arasında 3 cm var. Yukarısı çok tatlı mavi, aşağısı ise çok tatlı sıcak, magma tabakası aslında. Yer kabuğu her yerden aynı kalınlıkta değil. Brezilya Orta Plato'nun altı ise en ince olduğu yerlerden biri. Sanatçı Brezilya Meclisinin önünde magma tabakasına kadar inen bir delik açılmasını ve sahtekar politikacıların bunun içine atılmasını hayal eder. 27 Eylül 2015, 14. İstanbul Bienali, İstanbul Modern, İstanbul

Demek ki tuzlu su teması hakkındaki başlangıç çağrışımlarım gayet yerindeymiş. Hele de ülke ve bölgemizin içinde bulunduğu durumları düşündüğümüzde, herkesin kendini şöyle foşş diye tuzlu suya bırakarak uyanma ihtiyacı yok mu sizce de?
İşte gururumuz, özümüz ve vatan aşkıyla yanmış bir sanatçımız: B. Rahmi Eyüboğlu. İsimsiz kumaş üzerine yağlıboya çalışma, 1972. 27 Eylül 2015, 14. İstanbul Bienali, İstanbul Modern, İstanbul

Melih, sağ elin daha aşağıda olacakmış. Melih'in dediğine göre bu resimde ciddi hatalar var, kişilerin elleri hatalı çizilmiş. 27 Eylül 2015, 14. İstanbul Bienali, İstanbul Modern, İstanbul

Bienal sonuçta dev bir sanat olayı. Bu sene 1.500’den fazla eser sergileniyor. Farklı mekanlarda olduklarını da düşünürsek en az üç hatta dört gün ayırmak lazım. Sonraki bienal durağım Büyükada olsun istiyorum. Troçki’nin eviyle evin sahilindeki Adrian Villar Rojas’ın The Most Beautiful of All Mothers (Tüm Annelerin En Güzeli) adlı dev hayvan heykelleri serisini çok merak ettim. Hatta bu heykellere sadece fotograflarından bile aşık oldum diyebilirim.
Bozuk duvarları, endüstriyel paslı puslu mekanları seviyorum.
27 Eylül 2015, 14. İstanbul Bienali, İstanbul Modern, İstanbul

Modern çıkışında tuvalette bekleyen kadınlardan biri ‘Oh be bitirdik bienali, bu senelik derdimiz de bitti’ diyerek seviniyordu. Kendine bunu iş edinip dert etmek de ayrı bir ekol olsa gerek… Ne deyim, takdirnamesini (içimden) sundum. Unutmayın, bienal öyle uzun değil, 1 Kasım son gün. Girişler ücretsiz.
Bovling mizansenimiz. İran kökenli Ermeni Sonia Balassanian'ın Taşların Sessizliği adlı yerleştirmesi. Biz mizansen yaptık ama sanatçı esasen bizi fena halde eleştiriyor. Bu kabaca oyulmuş 12 büyük heykel başı Ani Antik Kenti yakınlarında Türkiye sınırının Ermenistan tarafında kurulu taş ocaklarından çıkan süngertaşından yapılmış. Anlatmak istediği ise 1915 olaylarında öldürülen Ermenilere gönderme yapılarak, günümüzdeki şiddetin ve baş keserek öldürme eylemlerinin kınanması. 27 Eylül 2015, 14. İstanbul Bienali, İstanbul Modern, İstanbul

Bienaldeki eserlerin açıklaması için duvarlara asılan notlarda çok sayıda kelime, anlam düşüklükleri ile imla hataları vardı. Bu denli büyük organizasyonlarda detaylara -ki buna detay demek de doğru değil- çok dikkat edilmesi gerektiğine inanıyorum. Birçok eserde sanatçıların verdiği İngilizce metinlerden yararlanılıyor; bu çevirilere hassasiyetle yaklaşılması gerekir, zira yanlış çeviri sanatçıyı da üzer. Değer verip vakit ayırıp eserlerin açıklamasını okumak isteyenlere saygı duyulmalı.

Hiç yorum yok: