11 Şubat 2014 Salı

Cats

Cats Müzikali, 8 Şubat 2014, Zorlu Performans Sanatları Merkezi, İstanbul

Cats Müzikali’ne gittim ama gitme süreci gitmemden daha paradoksaldı. Geleceği duyulduğunda, ilk Melih "Cats, Cats!" demişti; sonra iki arkadaşım daha dedi ama kimse aksiyon almadı. Bende de bir isteksizlik vardı ve erteledim. Geçen Cuma gecesi de Özlem'lerle gitsek mi derken, Zorlu'nun bilet sistemine girdim. Aman yarabbi, nasıl 'zorlu' bir yapı kurulmuş, her bir etkinlik saat-günü ve oturma bloğu için tek tek denemek gerekiyor. 1 saate yakın denedikten sonra sistem sadece bir kategoride "1" bilet verdi. Özlem'e dedim ki "İstersen sana vereyim bu bileti, sen git, ben cayma hakkımı kullanayım" ama ona da saati uymadı.

Etkinlikleri, öncesi ve sonrasıyla bir bütün olarak gördüğümden, yalnız gitme düşüncesi sinir etti beni ilk etapta. Sabah erken uyanmama rağmen Fulya'daki doktor randevuma ucu ucuna yetiştim; sonra Zorlu Center'a geçtim. Daha 1,5 saat vardı müzikalin başlamasına. AVM fobiklerin başını çeken kişi olarak "of, pof"lamaya başladım ve ilk kez gittiğim Zorlu'da ağır adımlarla gezinmeye başladım.

Aslında fena da olmadı erken gittiğim, çünkü birkaç alışveriş yaptım. İndirim mevsiminde uygun beden pek bulunmuyor, şansıma girdiğim iki mağazada da güzel şeyler buldum. Salonda zor olur diye aldıklarımı mağazalarda bırakıp, çok uzun süredir yağlı paslı bir şeyler yemediğimi düşünerek McDonalds’a koştum, oh mis.

Cats kedileri
Aldığım biletin girişi Remzi Kitabevi'nin hemen yanındandı, kolayca yerime oturdum. Yanımda kedi tacı takmış üç şirin çocuk oturuyordu. Anneleri de iki sıra aşağıda yer bulabilmiş anlaşılan, kadıncağızın boynu koptu devamlı dönüp kontrol etmekten. Çocuklarla biraz sohbet ettik. Zorlu'nun Cats kitapçığının arkasında Notre Dame'ın Kamburu Müzikalinin geleceği haber vardı; 6-7 yaşlarındaki minik, yanındaki arkadaşına onu gösterdi ve "Şimdi size Notre Dame'ın hikayesini anlatayım." diyerek gayet muntazam bir sunum yaptı, kulaklarıma inanamadım. Umuyorum ki aynı yavrular Külebi'nin "Kamyonlar Kavun Taşır" şiirini de ileride ezbere söyleyebileceklerdir.

Salonu beğendim, yalnızca orkestra çukuru nerede diye bakmama rağmen anlayamadım, dekorla kapatıldı herhalde diye düşündüm. Müzikalin başlamasından hemen önce "Müzikale Canlı Cats Orkestrası eşlik ediyor." şeklinde bir anons yapılınca anladım ki orkestra arkada bir yerde ama canlı canlı çalıyor. Zaten sahnenin yanındaki ekranlardan da orkestra şefi ve elemanları izlenebiliyordu. Çamur konusunda ihtisaslaşmış basınımızda çıkan "Cats'de playback yapılıyor, canlı orkestra yok" haberinin de yalan olduğunu anlamış oldum.
Dekor ve sahne tasarımı hem teknik hem görsel açıdan güçlüydü.
İngiliz yazar T.S. Eliot'ın 1930'larda esasen çocuklar için yazdığı kedi şiirleri kendi döneminde yetişkinler tarafından da sevilmiş. Bu eserden uyarlanan ve İngiliz Andrew Lloyd Webber tarafından bestelenen Cats, Jellicle Kedi Kabilesi'ni anlatıyor. Eliot'ın kedi şiirleri Webber’ın da çocukluğunun favorisiymiş. Müzikalin konusuna dönersek; eskiden kabilenin bir üyesi olan Grizabella dünyayı tanımak için gruptan ayrılır, döndüğünde önce dışlanır, sonra kabul edilir.

Dans ve ses performanslarını çok beğendim. Yine basında çıkan "Dansçıların çakmaları gelmiştir Türkiye'ye." yorumlarına asla katılmıyorum. Dünya üzerinde 50 milyondan fazla kişinin izlediği ve 32 yıldır sahnelenen bir prodüksiyonda elbette cast, koreografi değişecektir ama izlediğim performansın standartlarının hayli yüksek olduğunu düşünüyorum. Hızlı patlayan ışıklar ise, performans başındaki anonsta uyarıldığı şekilde gözleri gerçekten alıyordu ve bir grup insanda baş ağrısı bile yapmış olabilir.

Kinou ve Domino
Kedilerden çekinen ben son 2 yıldır hayret verici şekilde kedi sever oldum komşularımız Kinou ve Domino sayesinde. Ona rağmen müzikalin ilk yarısında bir kez gözüm kapandı, itiraf ediyorum: ‘sıkıldım’ bile dedim içimden. İkinci yarı daha canlı geçti. Bu ara caz dans dersleri aldığımdan olsa gerek; ses performanslarından çok ayaklar, koordinasyon ve izolasyonlara dikkat ettim.

İkinci yarıda hem söyleyip hem dans eden ve hemen her sahnede bulunan kahverengi kediyi seçerek sadece onu takip ettiğimi söyleyebilirim. Bu yöntemle bir dansçının 2,5 saat boyunca dans edip şarkı söylerken performansının bir dizyem bile düşmemesine şahit olabildim. 22 kişilik ekibin çoğu belli ki bale kökenli. Disiplini seviyorum. Disiplin olmadan bu tür performansları nasıl izleriz ki, öyle değil mi?

Kedi karakterlerinden korsan kediyi tuttum: Growltiger, bir teknede yaşamış, bir gözü bir kulağı yok, Thames kıyısında herkese korku salıyor. "Kedi gibi kedi" (adam gibi adam) gibi gözüküp siyam kedilerine de yeniliyor aslında. Tren yolu kedisi ise epey şişmandı, dansçısı mı şişman, yoksa özel göbek mi takılmış çok merak ettim. Dansçı kendinden göbekli olmasın lütfen. Son sahnede çıkan zeki kedi "Magical Mr Mistoffellees" favorim oldu; bizim gerçek kedi Domino'yu andıran siyah kostümü, müthiş dansları ve şarkısıyla çok eğlendirdi.

Kostüm ve makyajları söylememe dahi gerek yok, çok emek verilmiş, şahane... Cazibeli kedi Grizabella'yı canlandıran Joanna Ampil'in "Memory" yorumu ise kulakların pasını sildi.

Dünya şirini Joanna'nın Memory performansını da içeren bir çekim buldum göz atmak isterseniz, direkt şarkıyı dinleyim diyenler 8. dakikaya alınız:


Böyle büyük bir West End ve Broadway müzikalini ayağımıza getirdikleri için sponsor Akbank ve Zorlu Performans Sanatları Merkezi'ne teşekkürler…

Özgün Adı: Cats
Müzik: Andrew Lloyd Webber - Yazan: T.S. Eliot, Trevor Nunn, Richard Stilgoe (T.S. Eliot’ın Old Possum's Book of Practical Cats adlı eserinden uyarlama)
Yönetmen: Trevor Nunn (Orijinal), Anthony Gabriel (Türkiye turnesi)
Sahne Tasarımı: John Napier - Işık Tasarımı: David Hersey (Orijinal), Howard Eaton (Türkiye turnesi)
Koreografi: Gillian Lynne (Orijinal), Chrissie Cartwright (Türkiye turnesi)
Orkestrasyon: David Cullen ve Adrew Lloyd Webber (Orijinal), Graham Hurma (Türkiye turnesi)
Dünya prömiyeri: 11 Mayıs 1981, New London Tiyatrosu, Londra
Türkiye prömiyeri: 21 Ocak 2014, Zorlu Performans Sanatları Merkezi, İstanbul

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Zeynepçiğim,

Sayende son dakika gaza gelip muhtemelen birilerinin o Zorlu sistemden biletlerini alamamaları neticesinde aradan sıyrılıp 2 bilet bularak biz de bu möhkem müzikali seyretme fırsatı bulduk. Çook teşekkürler. İlk yarıda ayrı gayrı düştük, ama bir şekilde eşimin yanındaki 8 kişilik yere 252TL verip gel(e)meyen zat-ı muhteremler sayesinde 2. yarıda sevenler buluştu :)

Gerçekten büyük bir prodüksiyon, oldukça başarılı bir performanstı. Salon inanılmaz büyüktü. Londradakileri aratmıyordu yani. Cem Yılmaz görmüşse bundan başka yerde çıkmam ben diye tutturur herhalde :p

Sana tekrar teşekkürler, sevgiler...

Özlem

Etkin Fare dedi ki...

Özlemcim ne demek, sonradan bilet bulup izlemiş olmanıza ve ayrıca 2. yarıda sevenlerin buluşmasına çok sevindim.

Cem Yılmaz konusunda katılıyorum sana, zira TİM 2.010, Zorlu PSM 2.262 kişi kapasiteli :)

"Möhkem" kelimesini isabetli kullanışın da dikkatimden kaçmadı, heheh :)