5 Ocak 2015 Pazartesi

Aslan Kral

Simba, Aslan Kral
Londra West End’de sırasıyla “Wicked” (Büyücü), “The Lion King” (Aslan Kral) ve “The Phantom of the Opera” (Operadaki Hayalet) temsillerini izledik. 

Büyücü ve Operadaki Hayalet’e temsil günü bilet bulabildik ama Aslan Kral’ı riske atmak istemediğimizden biletlerimizi önceden (iki gün sonrasına) aldık. Leicester'da o anda bulabildiğimiz en uygun fiyat kişi başı 52,5 pounddu.

Londra’da şu an oynayan Aslan Kral bir Disney prodüksiyonu ve sözcüklerle anlatılamayacak kadar muhteşem. 
Bilge Babun Rafiki, Aslan Kral
Aslan Kral Walt Disney’in 1994’te lanse ettiği bir animasyon filmi. Bir müzikal film olan yapıt 2 Oscar kazanmıştı. Biri “Can You Feel the Love Tonight” ile en iyi orijinal şarkı, diğeri en iyi film müziği. Golden Globe, Bafta, Grammy gibi diğer birçok yarışmada da ödülleri var.

Yıl 1997’ye geldiğinde, Disney bunu Broadway sahnesine taşımak istiyor ve yönetmen olarak Amerikalı Julie Taymor’ı seçiyor. Taymor’ın rejisi 1999’dan beri de Londra Lyceum Tiyatrosu’nda izleyiciyle buluşuyor ve geçen yıl ilk defa İngiltere turuna (Cardiff ve Manchester) başlıyor. Taymor 1998’de Aslan Kral’la en iyi müzikal yönetmeni ve en iyi kostüm tasarımı dalında Tony ödülü aldı. Bu iki branşta ödül alan ilk kadın olma özelliğini taşıyor.
Simba büyüdü, olgunlaştı ve Nala'sına kavuştu.



Dünya üzerinde 75 milyondan fazla insanın izlediği söylenen, 15 ülkede sahnelenen ve 5 dile çevrilen Aslan Kral’ın başarısının sırrı içeriğinin evrenselliği, çok kültürlülüğü ve müziklerinin çekiciliği.

Sahne tasarımı, kostümler, koreografi, makyaj, efektler ve ışık görkemli bir şekilde oluşturulmuş ve her yönden çok derin bir araştırmanın ürünü olduğu belli. Müziklerinin ise konseptle ne kadar uyumlu olduğunu söylemeye hacet yok. Elton John ve Tim Rice (söz yazarı) Aslan Kral filmi için 6 özel beste yapıyorlar. Film müziği Hans Zimmer’a ait. Güney Afrikalı besteci Lebo M ise içine Afrika tınıları ile koro partilerini ekliyor. Mark Mancina ve Jay Rifkin de düzenlemeleri tamamlayınca bu çok katmanlı enfes müzik ortaya çıkıyor. Filmin sahneye uyarlanma sürecinde ise Disney ve Julie Taymor Lebo M’den müziklerdeki Afrika etkilerini genişletmesini istiyor. 
Çita ve zürafalar arz-ı endam ediyor. En sevdiklerim bir arada.
Girişte tüm hayvan türleriyle karşılaşıyorsunuz. Müzik ve olağanüstü görsellik sizi alıyor ve savanaya götürüyor. Ceylanlar sekerek geçiyor, tepelerde kuşlar uçuyor, fil ve yavrusu geziniyor, çita geçiyor, yerliler maskelerle dönüyor ve nefesiniz kesiliyor. Ağzım açık kaldı. Kostüm demek çok yanıltıcı olur: hayvanlar yaratılmış resmen ve hayvan kuklaları oyuncuların üzerine örülmüş neredeyse, olamaz böyle bir şey!
Tam vücut kukla örneği: yabani domuz Pumbaa
Kostümlerdeki temel nokta, çeşitli Afrika hayvanlarını sunan oyuncuların yüzlerinin her zaman görünecek şekilde tasarlanması. İzleyici zürafanın içindeki ya da çitayı kontrol eden oyuncuyu rahatlıkla görebiliyor. Taymor’ın bunu böyle sunmaktaki amacı hayvanların içindeki hümanizmaya dikkat çekmek. Şovda toplam 230 farklı maske ve kukla kullanılmış. Bunlar memeliden, sürüngene, balıktan, kuş ve böceklere dek 25 ayrı hayvan cinsini temsil etmek üzere tasarlanmış. Sayılar inanılmaz.
Gölge kukla örneği: Scar ve küçük Simba
Koreografi Garth Fagan’a ait. Görebildiğim kadarıyla modern, klasik ve tap dansların bileşimi ile savana hayvanlarının hareketlerine ve yaşamına son derece etkileyici bir dokunuş olmuş. Hikayeyi dans anlatıyor esasında da…
Çalılar rüzgarda savrulurken Rafiki Simba'ya şarkısını söylüyor.
Hikayeye gelemediğimi fark ettim. Aslan Simba’nın kral olma yolunda Serengeti’nin kalbinde geçen epik macerası bu. Amcası Scar adından da anlaşılacağı gibi Simba'nın önüne devamlı engeller çıkarır ve onu korkutur. Fakat babasının öğretileri, arkadaşları Rafiki, Timon, Pumbaa ve güzeller güzeli Nala sayesinde Simba, gerçek dostluğun önemini anlar ve gerekli hayat dersini alır.
Aslan Kral, Lyceum Tiyatrosu, 9 Aralık 2014, Londra. Vay, bende de aslanlı kostüm çıktı.
Kostüm ve sahne tasarımını incelemek için ise dürbün şart.


Yolu Londra’ya düşen ve düşecekler kesinlikle kaçırmasın. Her yönüyle çok emek verilmiş bir prodüksiyon. Bugünlerdeki West End için kişisel sıralamam ise: 1. Aslan Kral - 2. Operadaki Hayalet - 3. Büyücü.
Lyceum Tiyatrosu çıkışı, 9 Aralık 2014, Londra. Bir aslan bir aslana gitmiş.
Burcum Aslan, yükselenim İkizler, ay burcum Yay; bilenler kombinasyonu yorumlasın artık.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Ben de Aslan Kral ve Phantom of the Opera ya 2011 senesinde gitmiştim.. Phantom of the Opera beni daha çok etkilemişti. Kıyas edilemeyecek kadar hem de.Belki de müziklerini yıllardır biliyor olmamızdı etken bilemiyorum.Aslan Kral da güzeldi ama haksızlık etmeyelim.Bu gösterileri izlerken, insanın sahnede yapabildiklerini görmek gerçekten hayranlık verici.Keşke devamlı izleme şansımız olsa.. Sevgiler Zeynep.. ben Betül :)

Etkin Fare dedi ki...

Mesajınız beni çok sevindirdi Betül Hanım. Bu yıl için tekrar bir Londra planım var, tekrar Aslan Kral diyorum :) Çok selam ve sevgilerimle...