21 Eylül 2013 Cumartesi

We'll never be royals

Ella Yelich-O'Connor, "Lorde"
Royals, önce içindeki koro partileri ile dikkatimi çekti. Küçük yaşta ilk defa "İşte kendimi buldum." dediğim TRT korosundaki her çalışma, prova ve konserde acayip dünyalara yaptığım yolculuklar ve çoğu kez tüylerim diken diken söyleyişimden olsa gerek... Bu şarkının bu bölümlerinde de aynı hisleri yaşıyorum.

"Kim bu?" diye düşünürken, karşıma 16 yaşında bir miniğin çıkacağını düşünmüyordum. Gerçekten çok beğendim. Popta eğlence ve düşünceyi bir arada bulmak zor, zaten bu yönde büyük beklenti de yok; ancak Lorde böyle bir kız. Tesadüf mü bilinmez; tarzını, şarkılarını beğendiğim ve daha evvel hakkında 2-3 yazı yazdığım Kimbra da Yeni Zelandalı. Bu muhteşem adada adalılar ne yapıyor, kuşa, böceğe, okyanusa bakıp yükseliyor mu, nedir?

Küçük Lorde, 12 yaşında Universal Records ile anlaşmış, vay canına! Bu yıl çıkan ilk single'ına dek 4 yıl boyunca kendi şarkılarını yazarken, çocukluğunu da rahatça yaşamış; bu sonuca Huffington Post'a verdiği ropörtajda albümü kaydetmek için sadece üç tatilini stüdyoda geçirdiğini söylemesinden vardım.

Sosyal medyayı tam anlamıyla kullanıyor ama gördüğüm kadarıyla suyunu çıkarmamış, paylaşımları eğlenceli ve artistik. Diğer genç Hollywood starları (çişini içenler, kendinden geçenler, vb.) ile kıyaslanamayacak kadar aklı başında ve "We'll never be royals./Asla soylu olmayacağız." ya da "We didn't come from money./Paradan gelmiyoruz." şeklinde şarkı sözleri yazabiliyor. Şarkılarında, akranları gibi "erkek" temasına yer vermeyişine ise, "Eski erkek arkadaşlarım hakkında yazmıyorum, şarkıların her zaman bir erkekten bahsetmesi gerekmiyor." diye yanıt veriyor. Nutkum tutuldu, fazlasıyla ilgi çekici.

İlk albümü Love Club'ın single'larından biri olan Royals'ın klibi de 16 yaşındaki bir 'teenage' için epey olgun. Lorde'nin tipik bir teenage olmadığı da açık zaten. Örneğin klipte kendisi neredeyse gözükmüyor. Kısa film tadında çekilmiş ve çok başarılı bir prodüksiyon. Parça Yeni Zelanda ve Amerika listelerinde aylardır bir numarada. Klibin son 30 saniyesindeki tenis kortu ve onu çevreleyen teller de bana o kadar çok şey anlattı ki, süper, süper!