3 Haziran 2012 Pazar

Nicolas Mahut

Nicolas Mahut, Roland Garros 2012
En sıkı takip ettiğim Grand Slamlerden biridir Roland Garros - belki de kendim de 12-16 yaş arasındaki lisanslı tenis günlerimi toprakta geçirdiğimdendir. Bu çorak dönemim ayrı bir yazı konusu olabilir, neyse anılara girmeyim - Öyle ki iş günlerinde öğlen yemeği yemeyip, bir de üstüne para verip internetten izlediğim nice maç olurdu. Zaman zaman sol taraftan sıra arkadaşım Hakan Bey de esprili yorumlarıyla bana katılırdı.

Bu Cuma iş çıkışı güzel bir maça denk geldim. Maestro! Federer ile daha evvel çok az izlediğim Fransız ev sahibi Nicolas Mahut. Sonuç belliydi ama maç sonunda Mahut’un ‘mamut’ olduğuna karar verdim. Roland Garros’ta bundan evvel dokuz defa mücadele eden ancak sadece 1 maç kazanmış 30 yaşında bir tenisçi düşünün. Onuncu Roland Garros’unda ise ilk kez üçüncü tura yükselen, bu noktada Federer’e denk gelen ve kaderi, isimli turnuvalarda devamlı üçüncü turda elenmek olan bir garip düşünün*. Fazla da garip sayılmaz çünkü ikinci turda Roddick’i yendi.

Sonuçta Mahut, yine üçüncü turda elendi ancak bir farkla: Federer’e dört sette yenildi. Yani bugüne kadar Federer’e karşı oynadığı toplam dört maçta, ilk defa bir set kazanarak elendi. Federer’i de epey bir zorlamış oldu.

Roger Federer ve Nicolas Mahut, Roland Garros 2012
Fransız seyircisinin sevdiği oyuncular vardır, ancak söz konusu olan bir Fransız ise karşı tarafı yer bitirir, acımazlar: Bu turnuvada da kurban Serena Williams oldu, ilk turda elendi, Serena Williams’ın kişisel tarihinde bir ilk… Williams kardeşlerin fan’ı değilimdir, ancak hem bir Fransız oyuncuya denk gelmesi hem de başhakem Eva Asderaki ile önceden gelen kötü elektriği nedeniyle maç sayısı attığı maçı kaybetti.

Ancak Mahut, Federer maçı esnasındaki hareketleri ve maç öncesi verdiği demeçleri ile, Fransız izleyici ve tenisçilerle ilgili düşüncelerim açısından bende tam tersi bir his yarattı ve epeyce şaşırdım. Maç öncesi demiş ki “Bir sorunum var, karım müthiş bir Roger fan’ı, hatta tüm ailem öyle. Fransa Açık’taki ilk üçüncü tur maçımda Federer’e karşı oynamak bana harika bir hediye. Kazanma ihtimalim az. Kazanmak için hayatımın en iyi maçını oynamam, Federer’in de ortalama bir performans göstermesi gerekli." Çok hoşuma gitti bu demeci. O yüzden kendisini mamut ilan ettim; nesli tükenmiş bir Fransız sporcu. Zaten maça sol elinin serçe parmağında yüzükle çıkan sporcudan zarar gelmez.

* Niye garip? Çünkü 2010 Wimbledon’ınında Amerikalı dev, John Isner’la tenis tarihinin en uzun maçını yaptı ve 11 saat 5 dakikada kaybetti. Kaybetse de adı tenis tarihine kazınmış oldu, unutulmaz bir maçtı. Ne iyi çocuk şu Mahut, tarihi maçı kaybettiği rakibi John Isner’la da kanka olmuş, bu Roland Garros’ta onu ailesiyle tanıştıracakmış. John kardeşim ne işin vardı teniste, 2.06’lık boyunla? Kortta o yana bu yana zor koşuyorsun zaten, basket alemine girip Lamaar Odom’la kankalık etseydin ya…